MUHADARAT (FATMA ALİYE)
roman
Fatma Aliye Hanım (d. 1862 - ö. 1936)

ISBN: 978-9944-237-87-1


 Fatma Aliye Hanım’ın romanı. Muhadarat, önce cüzler halinde yayımlanmış (ilk cüz: 12 K. evvel 1307 / 24 Aralık 1891) ardından kitaplaştırılmıştır (1309/1892). Tercüman-ı Hakikat’te Hayal ve Hakikat’in tefrikası tamamlanmak üzereyken (S. 4038, 26 Aralık 1891)Muhadarat’ın ilk cüzleri yayımlandığı, Nisvan-ı İslam’ın tefrikasının da yakın bir zamanda tamamladığı (Tercüman-ı Hakikat, S. 4004, 17 Kasım 1891) düşünülürse, Fatma Aliye’nin bu tarihten itibaren edebiyat dünyasında artık bir tanınırlığının oluştuğu söylenebilir. Bunun verdiği güven duygusuyla Meram ve Hayal ve Hakikat’i “Bir Kadın” imzasıyla yayımlayan yazar, bu romanında kendi adını kullanır.

Muhadarat yazarına ‘ilk kadın romancı’ sıfatını getirir. Zafer Hanım’ın 15 yıl önce Aşk-ı Vatan (1877)’ı kendi adıyla yayımlaması göz ardı edilerek verilen bu sıfata gerekçe olarak Zafer Hanım’ın tek eserde kalması, Fatma Aliye Hanım’ın hacimli bir külliyat sahibi olması gösterilir. Fakat devrin özellikle kadın okuyucuları Muhadarat’a bir kadın tarafından yazılan roman olması yanında Osmanlı kadınının hayatına odaklanması, sorun tespitleri yapması ve çözüm önerileri sunması bakımından büyük ilgi gösterir. Yazarın edebiyat dünyasında yer edinmesinin önü açılır.

Muhadarat, yazarına yurt dışında da tanınırlık kazandırır. 1893’te düzenlenen Chicago Dünya Fuarı’na Osmanlı Devleti’ni ve Müslüman kadınları temsilen davet edilen Fatma Aliye Hanım, burada sergilenmek üzere biyografisiyle birlikte Muhadarat, Nisvan-ı İslam ve Hayal ve Hakikat’i gönderir. Bunlar, Chicago Dünya Fuarı’nın kataloğu, The Woman’s Library of The World’s Fair (Dünya Kadınlar Kütüphanesi Katoloğu)’de yer alır.

Muhadarat, Mithat Efendi’nin “Kariin-i Kirama” başlıklı takdim yazısıyla başlar. Bu yazıda Fatma Aliye’nin edebiyat dünyasına girişini anlatan yazar, Meram tartışmalarına geniş yer verir. Meram’dan sonra başka yazılarının da gazetesinde yayımlandığını söyleyen Mithat Efendi’ye göre “Nisvan-ı İslam gibi hikemî ve Muhadarat gibi edebî” iki eserin aynı yılda yayımlanması, Fatma Aliye’nin edebî kimliği açısından önemlidir. Takdim yazısı, Muhadarat’ın ayrıcalığını kadın dünyasının, bir kadın tarafından anlatılmasında bulan vurgulamayla tamamlanır.

Mithat Efendi’nin “Kariin-i Kirama” ile matbuat dünyasında Fatma Aliye’nin kendi himayesinde bir yazar olduğu izlenimini oluşturmaya çalıştığı sezilmektedir. Muhadarat’ın ilk baskısında Mithat Efendi’nin yazısını ‘Nadire Fevzi’ imzalı kısa bir yazı izler. Nadire Fevzi, Muhadarat’ın 1910’daki ikinci baskısında yer verilmeyen bu yazıda, Fatma Aliye’nin eserlerini kendisinin yazdığına bizzat tanıklık ettiğini anlatır. Meram tercümesinin Fatma Aliye tarafından yapılmadığı şeklindeki şüphenin telif eserleri için de düşünülebileceği kaygısını yansıtan bu yazı, bir erkek alanı olan matbuat dünyasına bir kadın yazarın girişindeki zorlukları sezdirmekte, Mithat Efendi’nin Fatma Aliye etrafında oluşturduğu himaye alanına haklılık kazandırmaktadır.

Muhadarat, bir kadının hayat hikâyesinin anlatıldığı, ‘kitap’ olarak adlandırılmış 4 bölümden meydana gelir. Romanın ana karakteri Fazıla, bir Osmanlı kadınının günlük hayatın içinde başına gelebilecek her şeyi (eş seçme, evlilik, aşk, boşanma, geçim sıkıntı ve esaret) bizzat yaşayarak ya da tanıklık ederek yazarına dönem kadınının sorunlarını irdeleme fırsatı sunar. Baba evinde yaşadığı zorluklar sonrasında yaptığı evliliği bir sığınak ve hayatının yeni bir dönemi olarak gören Fazıla’nın, aradıklarını bulamaması üzerine intihara karar vermesi bir kırılma noktasıdır. Buraya kadar itaatkâr bir kişilik sergileyen Fazıla, kendisini ‘hizmet halayığı’ olarak sattırdıktan sonra Peyman adıyla hayata yeniden bağlanır ve kendisi için mücadeleye başlar. Bir vaka romanı olan Muhadarat’ta mekân, ana karakterin hayat hikâyesi doğrultusunda değişkenlik gösterir. Fazıla’nın hayatının ilk safhasında romanın mekânı İstanbul iken ikinci safhada Beyrut olur. İyilerin ödüllendirildiği kötülerin cezalandırıldığı sonuç bölümünde ise yeniden İstanbul’a bağlanır.

Muhadarat’ın asıl meselesi evlilik kurumunda kadınların ve kadınların hayatında evliliğin yerini sorgulamaktır. Bütün romanlarında kadınların çalışarak para kazanması ve bir gelir sahibi olmasının onları güçlü kılacağı fikrini savunan Fatma Aliye, evliliğin kadınlar için hayatta kalmak adına bir zorunluluk olmaktan çıkmasını ister. Yazara göre bir geliri olan kadınlar, kiminle nasıl bir evlilik yapacakları konusunda daha özgürce karar verebileceklerdir. Bunun, evlilik kurumuna sağlıklı bir yapı kazandıracağına inanan yazara göre ideal evlilik, eşlerin birbirlerini kültürel anlamda beslediği ve tamamladığı evliliktir. Ahlakçı bir yazar olan Fatma Aliye Hanım, kadınların bedenleri üzerinden para kazanmalarını onaylamaz. Hatta kadınlıkla ilişkilendirilen işler bile kadınların para kazanma yolu olmamalıdır. Bunun için de Muhadarat’tan itibaren kadınları aşamalı olarak diplomalı çalışan olmaya hazırlar. Muhadarat’ta evde aldığı eğitime rağmen kendi başına kaldığında geçim yolu bulmak zorunda kalan Fazıla, ‘hizmet halayığı’ olarak satılarak kadınlık görevleri üzerinden elde ettiği gelirle hayata tutunurken, Udî’de Bedia müzik yeteneğini paraya dönüştürür. Refet’te ise Darülmuallimat’tan mezun olan Refet, nihayet yazarının özlediği diplomalı çalışan haline gelir. Bu anlamda yazarın üç roman boyunca Fazıla’dan Bedia’ya oradan da Refet’e tek bir kadını anlattığı söylenebilir. Bu kadın, modernleşme hareketinin içinde bocalayıp duran Osmanlı kadınıdır.

Modernleşme sürecinde kadının konumu önemli bir başlıktır. Fatma Aliye Hanım, Türk kadınının bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlaması için çaba sarf eder. Muhadarat bu anlamda önemli bir başlangıç noktasıdır. Romanlarından başka risale ve makalelerinde de konuyla ilgili görüşler ortaya koyan yazar, sadece bu süreci yönlendiren isimlerden biri değildir, sergilediği yazan kadın çıkışıyla da bu sürecin ‘rol modeli’ olarak kabul edilir.

Yazarın biyografisi için bk. “Fatma Aliye”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/fatma-aliye.

Eserden Örnekler


“Şu kadar var ki Fazıla, zevci olacak adamın aşkından başkasına yol vermemişti. Teehhülden sonra muhabbetini sakladığı adam Remzi olduğunu görüp, artık olanca aşk ve muhabbetiyle onu sevmeyi de tabiatına pek kolay kabul ettirdi. Remzi’de gördüğü bayağılıklara göz yumup, görmek istemediği gibi kimsenin de bunları görmesini istemiyordu. Bunun için kendinin zevcine bir numune-i imtisal olabilmesiyle ümitleniyordu. Vakıa bunun epeyce faydası oldu. Fazıla’ya baka baka Remzi’nin ahval ve etvarı epeyce yoluna girdi. Fakat efkârındaki bayağılığın tebeddülü kabil olamıyordu. Fazıla neyi sevse, Remzi ondan hoşlanmıyordu. Remzi’nin eğlendiği şey Fazıla’nın sıkıldığı şeydi. Fakat Fazıla zevcini o kadar seviyordu ki ona hoş görünmek için hoşuna gitmeyen meşagille de onunla beraber iştigale ve âdeta Remzi’nin hatırı için onlardan hoşlanmaya başladı. Fazıla, gelin olalı sevgili kitaplarından, nice seneler emek verdiği piyanosundan dûr olmuştu. Zira bunlardan birini eline alacak olsa Remzi “Of!.. Aman! Sıkıldım!” diye kalkıp gittiği cihetle, Fazıla zevcinin kendisinden tebaüt etmemesi için hemen elindekini terk ederek zevcinin arkasından gider ve onun iştigal eylediği birtakım malayani şeylerde kendisine yardımda bulunur, beraber çalışırdı. (…) Fazıla, bazen birlikte yazıp okumakla vakit geçirmeyi teklif eylerse de buna zaruri muvafakat gösteren Remzi, Fazıla’nın cehren okuduğu bir kitabın ilk sayfasını dinledikte zevkine varamamasından dolayı, içinin sıkıldığını ketmedemeyip ayağa kalkardı. Fazıla da zevcine peyrev olurdu. Fazıla başka yolda terbiye görmüş adama zevce olmak için büyütülmüş, Remzi’yse başka tarzda kadınla yaşamak üzere terbiye görmüş! Kadınların ‘dirlik düzenlik’ dedikleri şeyler, mizaçların imtizacından ibaret değil midir? Fakat mizaçları birbirleriyle zıt olan Remzi’yle Fazıla’nın yine kadınların tabirince bir kazanda kaynasalar mezçleri kabil olmasa bile o kazanın ateşinden daha tesirli olan Fazıla’daki gayret-i vazife ve hatta hararet-i sevda, Fazıla’ya Remzi’yi yine sevdirmişti. Burada gayet mühim bir mesele-i psikolojikiye vardır ki layık olduğu kadar ehemmiyeti ona hemen hiçbir kimse vermemiş zannedebilirim. O da bir genç kızın güya ilk sevdiğinden başka hiçbir kimseyi sevemeyeceği hükmünün galat olmasından ibarettir. Bir kere kızların, kadınların hepsini, ihtisasat-ı ruhiyece mütesavi zannetmek, işte bu da galata meydan açan ahvaldendir. Kızların, kadınların bazıları da Fazıla gibi mülahaza-i ciddiye erbabından olurlar. Gönüllerine hoş gelen şeylerin vech-i keyfiyet-i makbuliyetini de düşünürler. Ona göre tebdil-i ihtisas onlar için kolaylaşır. İşte Fazıla bunlardandı. (…) Birtakım hevesat-ı tıflaneden bittecerrüt hakiki aşkla sevmek ne demek olduğunu, Fazıla zevcini sevmekle gördü. Zira gitgide öyle bir hâle geldi ki artık Remzi’yi çıldırasıya seviyor, muhabbeti gittikçe iştidat buluyor demekten de çekinemeyiz. Fakat zavallı kadın kendisi de sevdiği taraftan sevilmek istiyordu da!.. İşte bu nokta üzerinden düşünülmelidir ki eğer Fazıla asıl Mukaddem Bey’e varmış olsaydı ne kadar bahtiyar olacak ve onu da ne derece bahtiyar edecekti. Lakin biz mukayeseye girmemeliyiz. Zira Fazıla dahi bu mukayeseye asla girişmiyordu. Olanca ihtisasatını zevcine hasretmiş olarak bahtiyar olacaksa da bedbaht olacaksa da hep kocası yüzünden olacağı kaziyesi artık dil ü canından iştigalat-ı saireye mahal bırakmamıştı.” (Fatma Aliye. Muhadarat. 1309 / 1892: 209-211)

Kaynakça


Argunşah, Hülya (2016). “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Bir Sosyal Veri Kaynağı Olarak Kadın Yazarlar ve Eserleri”. Kadın ve Edebiyat / Babasının Kızı Olmak, İstanbul: Kesit Yay., İstanbul: Kesit Yayınları, 9-36.

Argunşah, Hülya (2016). “Mithat Efendi Rehberliğinde Kadın Okuyucudan Kadın Yazara”. Kadın ve Edebiyat / Babasının Kızı Olmak, İstanbul: Kesit Yay., 207-226.

Argunşah, Hülya (2021). “Çalıkuşu Bağlamında Kadınların Öğretmenliği: Bedia’dan Feride’ye”. Reşat Nuri Güntekin. Ankara: Kültür Bak. Yay., 71-82.

Aşa, H. Emel (1993). Fatma Aliye Hanım (Hayatı – Eserleri - Fikirleri). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Canbaz, Firdevs (2005). Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kadın Sorunu. Ankara: Bilkent Üniversitesi.

Doğrusadık, Zeynep (2018). Fatma Aliye’nin Son Dönem Osmanlı Toplumundaki Kadın Görüşleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Maltepe Üniversitesi.

Fatma Aliye (1309/1892). Muhadarat. İstanbul: Matbaa-i Ebuzziya.

Fatma Aliye (1326/1910). Muhadarat. İstanbul: Kasbar Matb.

Günaydın, Ayşegül Utku (2017). Kadınlık Daima Bir Muamma / Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme. İstanbul: Metis.

Kızıltan, Mübeccel (1990). “Öncü Bir Kadın Yazar: Fatma Aliye Hanım”, Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları, 14: 283-322.

Oylubaş, Duygu (2014).  Fatma Aliye Hanım’ın Düşünce Dünyası. Kayseri: Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi. 

Timuroğlu, Senem (2020). Kanatlanmış Kadınlar / Osmanlı ve Avrupalı Kadın Yazarların Dostluğu. İstanbul: İletişim Yay.

Atıf Bilgileri


ARGUNŞAH, HÜLYA. "MUHADARAT (FATMA ALİYE)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/muhadarat-fatma-aliye-tees-1626. [Erişim Tarihi: 05 Ocak 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MERAM (FATMA ALİYE HANIM) Fatma Aliye Hanım Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
2 HAYAL VE HAKİKAT (BİR KADIN/FATMA ALİYE HANIM – AHMET MİTHAT EFENDİ) Fatma Aliye Hanım (1862-1936) ve Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
3 NİSVAN-I İSLAM (FATMA ALİYE) Fatma Aliye Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
4 REFET (FATMA ALİYE) Fatma Aliye Hanım Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
5 ÛDÎ (FATMA ALİYE) Fatma Aliye Hanım Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
6 LEVAYİH-İ HAYAT (FATMA ALİYE) Fatma Aliye Hanım Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
Görüntüle
7 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
8 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
9 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
10 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
11 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
12 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
13 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
14 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
15 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
16 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle