MEŞHUR KÖROĞLU
halk hikâyesi
Bilinmiyor

ISBN: 978-9944-237-87-1


Meşhur Köroğlu (Köroğlu Hikâyesi), 1308 (1890/1891) tarihli, manzum ve mensur kısımlardan oluşan, harekeli nesihle yazılmış, kahramanlık ve aşk konusunu ihtiva eden taşbaskı bir eserdir. Eser, 15 sayfadan oluşmaktadır.

Pertev Naili Boratav, İstanbul rivayeti olarak özetlediği hikâyeyle ilgili birtakım bilgiler vermiştir. Boratav, muhtelif tarihlerde taşbasması ve matbaa usulüyle basılan eserin litograf baskısını ve 1341 tarihli bir matbaa nüshasını gördüğünü belirterek İstanbul rivayetlerinin 55-60 seneden beri tabedildiğinin muhtemel olduğunu dile getirmiştir. Aynı zamanda 1875 senesinde tabedilmiş Ermeni harfleriyle Türkçe bir Köroğlu nüshasının da mevcut olduğunu vurgulamıştır. İstanbul rivayetini Kunos’un Radloff’un Türk Halk Edebiyatı numuneleri serisinde aynen tabettiği, aynı rivayeti Mesaros’un da bir buçuk sahifelik bir mukaddime ile tercüme ettiği, fakat bunun tam olmadığı, İstanbul rivayetinin aynının Azerbaycan’da da tabedildiği yine Boratav’ın üzerinde durduğu hususlardandır (Boratav 2009: 40).

Elimizdeki hikâyenin Kunos tarafından Radloff’un Proben serisinin sekizinci cildinde tabedilen hikâye ile çok az farklılığı vardır. Konu olarak Proben’de yer alan Meşhur Körôlu’nun Hikâyesi ile (Radloff ve Kunos 1998: 29-51) bire bir aynı olan hikâyede, Kunos’un tabından ayrı olarak kelime farklılıkları, bazı kısımları daraltma ya da genişletme dışında birkaç dörtlük de şiir ilavesi yer almaktadır. Manzum ve mensur bir yapıda olan hikâyenin manzum kısımlarında 8’li ve 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır. Şiirlerin birçoğu Köroğlu tarafından söylenmektedir. Diğer şiirleri ise Ayvaz, Kenan, Hasan ve Benli Hanım’ın söylediği görülmektedir. Şiirlerin çoğunluğu karşılıklı olarak icra edilmekle birlikte Köroğlu’nun müstakil olarak söyledikleri de vardır.

Hikâye, Köroğlu’nun babasının gözlerinin çıkarılması, getirdiği ata Köroğlu’nun sahip olması, Köroğlu'nun Çamlıbel'e yerleşip ardından Ayvaz’ı kaçırması, sazını tamir eden ustanın çırağına âşık olması, çeşme başında gördüğü kıza âşık olup evlenmesi, kızı ardında bırakarak oğulları olursa adını Hasan koyup peşinden göndermesini istemesi, oğlu Hasan'ın on beş yaşına gelince babasını bulmak için Çamlıbel’e gelmesi, Hasan'ın rüyasında gördüğü Benli Hanım’ı aramaya çıkması, uzun mücadeleden sonra Hasan ile Benli Hanım'ın evlenmesi epizotlarından oluşmaktadır.

Meşhur Köroğlu Hikâyesi, hikâyenin en bilinen kısımlarından biri olan Köroğlu’nun babasının gözlerinin çıkarılmasıyla başlar. Hikâyenin olay örgüsü şu şekildedir: Bolu kazasındaki bir derebeyi, Bolu şehrine hükmeder. Bolu çayırına her sene gelen at canbazları, çayır kirası olarak bu beye at verirler. Âdet olduğu üzere beyin çayıra gelip at beğenmesi için haber gönderirler. Bolu Beyi de attan anlayan kendi seyisini gönderir ve “Var bir at beğen, getür” der. Seyis çayıra varıp bir güzel at beğenir, fakat at, Sümbüllü pınarı ürküp geçemez. İkinci beğendiği at da pınardan geçemeyince üçüncüsünde zayıf bir at bulup pınardan geçerek konakta beye getirir. Seyisin getirdiği atı beğenmeyen Bey, gazaba gelerek emrindekilere seyisin gözlerini çıkarmalarını söyler. Emrindekiler denileni yaparak seyisi ata bindirip konaktan atarlar. Seyisin memleketinde 15 yaşında bir oğlu olup pehlivan ağaca yapışsa kökünden koparırdı. Ettiği dua sonucu memleketine varabilen seyisi şehir halkı alıp evine getirirler. Birkaç ay istirahat ettikten sonra Seyis oğluna: “Şu bizim ahırın her tarafını keçe ile mıhla ta iğne deliği kadar yerinden rûzigâr girmesun.” der. Oğlan denileni yapar ve bir sene sonunda babanın isteği üzerine avlu balçık olması için üç gün sulanır. Daha sonra seyis, oğlunun ata binip avluyu üç kez dolandırmasını söyler. Oğlan, atın üzerinde avluyu üç kez dolandırdıktan sonra atın tırnaklarına azıcık balçık dokunduğunu görür. Bunun üzerine bir sene daha at beslenir ve bu sefer atın ayaklarına hiç balçık bulaşmaz. Daha sonra seyis, oğluna Bolu Beyi’nden intikamını almasını söyler. Oğlan, babasının intikamını almak için Bolu’ya gelip Bey’in konağının karşısına, Çamlıbel denilen yere bir çadır kurar. Oğlan zalim ve bahadır olduğundan Bolu’nun ahalisine asla rahat vermez. Bir müddet sonra bulunduğu yere taş yığar ve kırk arşın yüksekliğinde dört oda ve üstünde bir kule yaptırır.

Kule tamam olduktan sonra canı sıkılır ve etrafına bakınır. Bolu Beyi’nin konağına karşı Kürdler çadır kurmuştur. Çadırın birinden çıkıp giren kıza Köroğlu âşık olur ve kızı pederinden ister. Bu haydut kılıklıya kızı vermek istemeyen baba, Köroğlu’na İstanbul’da Kasapbaşı’nın oğlu Ayvaz’ı önerir. Oğlanın medhini duyan Köroğlu, türlü hilelerle Ayvaz’ı kaçırır. Timurlenk oğlu Kenan’ı peşine salarlar. Kenan’ı söylediği şiirlerle kendine dost edinen Köroğlu, onun önerisiyle arkalarından gelenleri kandırmak için Kenan’ı birkaç yerinden yaralar. Askerler Kenan’ı o halde görünce Kenan: “Benim gibi ejderhaya böyle iden size neler itmez dönün gidelim.” der. Askerleri başından savan Kenan, Çamlıbel’e gelir.

Bir gün Köroğlu, sazını tamir ettirmek için şehre inince sazcının çırağına âşık olur ve onu alarak Çamlıbel’e gider. Daha sonra bir çeşme başında yine bir kıza âşık olur ve onu takip ederek evine varır. Kulakları sağır olan anne ve babasından kızı ister. Düğün olur. Köroğlu, kıza bir çocukları olursa adını Hasan koymasını söyler. Nişan olarak da bir pazubend ve bir kamçı vererek Çamlıbel’e döner.

Ayvaz ve Kenan, Köroğlu’nun isteği üzerine Bolu Beyi’nin bahçesine çiçek getirmek için girdiklerinde yakalanarak esir olurlar. Bolu Beyi, at karşılığında Ayvaz ve Kenan’ı serbest bırakacağını söyler. Köroğlu razı olur, fakat daha sonra bir yolunu bularak atı kurtarır ve Çamlıbel’e dönerler.

Köroğlu’nun bırakıp döndüğü hanımından bir oğlu olmuştur. Oğlan 15 yaşına geldiğinde rüyasında Kara Vezir’in kızı Benli Hanım’ı görür. Benli Hanım ise Hasan’ı rüyasında görerek birbirlerine âşık olurlar. Annesi Hasan’a babasının Köroğlu olduğunu ve onu bulursa Benli Hanım’a kavuşabileceğini söyler. Hasan, Çamlıbel’e varır, karşılıklı atışmalardan sonra Köroğlu’nun oğlu olduğu anlaşılır. Hasan, Benli Hanım’la ilgili niyetini Köroğlu’na anlatınca Köroğlu oğlunu bu durumdan vazgeçirmek ister. Oğluna engel olamayacağını anlayınca perçeminden üç kıl verir. Kızı kaçırmaya giden Hasan, uzun süren bir mücadeleden sonra yaralanır. Aklına kıllar gelir. Birini yakınca Köroğlu yetişir ve ardından Ayvaz ile Kenan da bin atlı ile gelince harp ederek kazanırlar. Benli Hanım ve Hasan’la birlikte Çamlıbel’e dönerler. Hasan’ın yaraları kırk günde iyileşir ve Hasan ile Benli Hanım’ın düğünü olur. Muratlarına ererek gâh şehirde gâh Çamlıbel’de safa sürerler.

Eser (1308), Atatürk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Seyfettin Özege Nadir Eserler Koleksiyonunda 9181 SÖ yer bilgisi ve 0117352 demirbaş numarasıyla kayıtlıdır. Meşhur Köroğlu’nun diğer nüshalarından biri, Seyfettin Özege Nadir Eserler Koleksiyonunda (1330) aynı yer bilgisi ve 0117349 demirbaş numarasıyla, 1315 tarihli aynı iki taşbaskı nüsha ise 9181 SÖ yer bilgisi ile 0117350 ve 0117351 demirbaş numaralarıyla kayıtlıdır.

Eserden Örnekler


Râviyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr ve muhaddisân-ı rûzigâr şöyle rivâyet iderler ki zaman-ı sâbıkda Bolu şehrinde bir derebeyi var idi. Bolu kazasına hükm ederdi. Bolu çayırına her sene at canbazları gelüp çayır kirası ol bege bir at virirlerdi. Âdetleri üzerine ol çayıra gelüp bir at beğensün deyü haber gönderdiler. Anlar kendi seyisleri attan gayet anlardı. Anı gönderdi. Var bir at beğen, getür didi. Seyis dahı çayıra varup bir a’lâ at alup gelürken yolda Sünbüllü pınardan at ürküp geçmedi. Başka bir at daha alıp ol dahı pınardan geçmedi. Üçüncüde bir zayıf at gördi ki gayet zayıf bir kere seyis ol atı alup üzerüne binüp pınardan geçdi doğrı konağa bege getürdi. Beg gazaba gelüp seyise bre herif beğendiğin at bu mıdur şu kadar atların içinde didi.

Seyis itdi Efendim dört at değişdim. Hiçbiri pınardan geçemediği içün bunı getürdim didi beg dahı etba’ına emr eyledi. Seyisin iki gözlerini çıkarın getürdigi ata bindirün, nereye giderse gitsün. İki gözlerini oyup ata bindirüp konaktan dışarı atdılar. Kıssayı uzatmayalum ey yârân-ı safa, derdmend seyis kapudan dışarı çıkup can-ı gönülden ah edüp ya rab beni memleketime sen kavuştur didi…. (s.2).

…Tokad kerbanından aldım bakırı

İncitmeyin fukarayı fakiri

Dinle söz bazirgan gitme aykırı

Döndi beş bin altun saçdı yadigar


Bin dahı göndersen ata nal olmaz

Bin dahı göndersen çizme çul olmaz

Bin dahı göndersen yadigar olmaz

Bugün yeminlüyem döğüş olmasun


Kişi halin bilse ne olur naçar (Kunos’un yayımladığı metinde yer almayan dörtlükler)

Eyligünde göñlünde şahıñ(?) seçer.

Mihnet-i gavgayı görünce kaçar

Gider tenhalarda kahrıman olur


Gel bazirganbaşı dinle sözimi

Bilmiş ol aluram ben de bacımı

Daha sen görmedin benim gücümi

Bugün yeminlüyem döğüş olmasun…. (s.10).

Kaynakça


Boratav, Pertev Naili (2009). Köroğlu Destanı. İstanbul: Kırmızı Yay.

Radloff, Wilhelm., Kunos, Ignaz. (1998). Proben Der Volkslitteratur Der Türkishchen Stamme VIII. (Haz. ve Akt. S. Sakaoğlu ve M. Ergun). Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.

Atıf Bilgileri


KÜÇÜKYILDIZ GÖZELCE, Damlanur. "MEŞHUR KÖROĞLU". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/meshur-koroglu-tees-1390. [Erişim Tarihi: 29 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ŞÂİRNÂME (HIZRÎ) Hızrî Dr. Öğr. Üyesi Şebnem Şerife Şahinkaya
Görüntüle
2 MEŞAHİR-İ KAYSERİYYE Ahmed Nazif Efendi Doç. Dr. tolga öntürk
Görüntüle
3 DÎVÂN (DERTLİ) Dertli, İbrahim Diğer Metin İpek
Görüntüle
4 DER BEYÂN-I DÎVÂN-I ECRÎ BABA Ecrî Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
5 ŞÜREGEL DESTANI Efkârî Dr. Mehmet Dervişoğlu
Görüntüle
6 DÎVÂN (ERZURUMLU EMRAH) Emrah, Erzurumlu Doç. Dr. abdulkadir erkal
Görüntüle
7 TUHFE-İ FEVZİYE Kara Fevzi Diğer Meryem Özdemir
Görüntüle
8 DİVANÇE (Kemâlî) Kemâlî, Mustafa Doç. Dr. SAGIP ATLI
Görüntüle
9 DÎVÂN (KENZÎ) Kenzî, İbrahim Kasım Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
10 KERİMAN-I DİLİR Kusurî, Ömer Diğer Emine Güleç
Görüntüle