MERÂRET-İ HAYÂT (MEHMET MÜNCİ)
roman
Mehmet Münci (d. ? - ö. ?)

ISBN: 978-9944-237-87-1


19. yüzyıl yazarlarından Fikripaşazade Mehmed Müncî’nin ilk romanı. 1890 tarihli roman, Vatan Kütüphanesi sahibi Ohannes Ferid tarafından Kasbar Matbaası’na bastırılmıştır. Eserin başında, Ahmet Midhat Efendi’ye takdim olunduğunu belirten bir açıklama vardır. 118 sayfalık roman, uzunca sayılacak bir giriş yazısından ve olay örgüsünü aktaran 25 bölümden oluşmaktadır.

Roman türüne ve bu esere ilişkin değerlendirmeler içeren giriş yazısında yazar, romanı toplumsal işlevi sınırlılığında ele alarak ona ahlâkı düzenleyici bir rol yüklemiştir. Ayrıca dönemindeki hayaliyyûn-hakikiyyûn ayrışmasına sözü getirmesi, bu tartışmaların Merâret-i Hayât’ın oluşum sürecine etkisini göstermektedir. Romanın konu itibariyle “mukârin-i hakikat” olması gerektiğini düşünen yazar (Mehmed Müncî 1308/1890: 5) bu romanda, tesadüfen haberdar olduğu gerçek bir vakayı hikâye ettiğini okura söyler. Bu gerçekliğe bağlanma niyeti kurguyu, idealize edilmiş kahraman üstüne kurdurmaz. Ayrıca çevreyi realist bir bakışa, gözleme dayalı anlatma çabası -cılız ve yetersiz de olsa- roman sayfaları arasında kendisini yer yer fark ettirir. Ancak bütün bu gerçekliğe bağlanma ve gerçeklik algısını güçlendirme adımları romanı, okurun rağbet gösterdiği söylenen “hakikiyyûn” sınıfına sokmaya yetmez. Zira kurgudaki boşluklar, olayların ilişkilendirilmesindeki zayıflıklar gerçekliği gölgelemiş, yazarın “peder-i manevim” dediği (Mehmed Müncî 1308/1890: 11) Ahmet Midhatvari tarzda olay akışına müdahaleleri ve okura seslenmeleri, aşırılık gösteren tesadüfler, santimantal üslupla yoğrularak okurda acıma hissi uyandıracak anlatım arayışları amaçlanan gerçeklik algısına engel olmuştur.

Romandaki olay örgüsünün ana eksenini, aşk kurbanı bir genç kızın talihsiz hikâyesi oluşturmaktadır. Giriş yazısı, ferdin iç dünyası üzerinden içeriğin geliştirileceği izlenimini verse de kurgunun bunu başarmış bir psikolojik tahlilleri ve derinliği olduğundan bahsedilemez. Romanın aslî kahramanı Naile (Zişan) için talih sarkacının iki uçta gidip geleceği keskin değişimler gösteren bir yaşantı tasarlanmıştır. Anne-babadan mahrum yoksulluk ve yoksunluk içinde geçen çocukluk, zengin bir eve kabulle değişen talih ve evlilik dışı bir ilişki sonucu dünyaya gelen çocuğu terk-arayış-kavuşma döngüsündeki olaylar tek bir ömrün içindeki farklı hayatlardır. Fakat romanda sergilenen bu ve benzeri olay çeşitlilikleri, aralarındaki bağlantıların zayıflığından karmaşık ve dağınık bir görünümde kalmış; romana başarılı bir aksiyon kazandıramamıştır. Yazar, olayları biçimlendirmeyi üstlenen değişim döngüsünü kahramanların isimlendirilmelerinde de kullanmıştır. Değişen hayatları içinde Naile’nin ismi Zişan olurken, oğlu Rahmi’nin ismi talihinin olumlu değişiminden sonra Faiz olacaktır. Romandaki fertlerin birbiriyle ve çevreyle münasebetleri toplumsal hayata ait bazı meseleleri de içeriğe katmıştır. Ahlâk, kadın-erkek ilişkileri bağlamında toplumsallaştırılan temalar yanında roman, sosyo-ekonomik ayrışmaları işaret eden göndermeler barındırır. Ancak burada, sorunların kaynaklarını toplumsal süreçlerle kavrama ve ilişkilendirme esaslı bir amaç olmamış, meseleye yaklaşım ve iletilen mesajlar yüzeysel bir çerçevede kalmıştır.

Kimi yerlerde dar bir işlevsellik kazandırılan mekân kullanımı itibariyle de roman bir değişimi, çeşitlilik arayışını gözettiğinden olaylar İstanbul içinde farklı çevrelere, hatta Selânik gibi ayrı bir şehre taşınmıştır. Bilhassa İstanbul’un sosyal hayatına ilişkin yazarın gözlem ve izlenimleri kayda değerdir. Bu aktarımlar sosyo-ekonomik yapısı, eğlence hayatı açısından İstanbul’un şehir tarihine anlamlı bir katkı sunacak niteliktedir. Dil olarak ise roman, Arapça-Farsça kelime ve tamlamaları yoğun kullanarak anlatımı ağırlaştırmış; Servet-i Fünun nesrinde asıl aidiyetini bulacağı sanatlı ve ağdalı bir dile meyletmiştir.

Roman estetiği açısından bütün eksikliği ve yetersizliğine rağmen eser, dönemi itibariyle edebiyatımızda yeni yeni yer almaya başlayan türü örneklemesi ve türün gelişim çizgisini takip bakımından edebiyat tarihlerinde yer bulmuştur.

Eserden Örnekler


Bu muhavere Zişan hakkındaki mesrudâtımıza medâr olur. Cevad arabayı takip ile Pangaltı’ya kadar muvâsalat etti. Kâğıthane ve emsâli mesirelerde âlem-i insaniyyeti dağdar-ı telehhüf edecek, gözlerden kanlı yaşlar akıtacak birçok vak’alar, hadiseler sernümâ-yı zuhûr olur. Korkunç bir tebessüm, müstekreh bir tabasbus bir duhter-i pakizenin nikâb-ı ismetini çâk çâk eder, birçok facialar peydâ eyler. Düşünmüyor o insanlar ki: Aharın namusuna tecavüz etmek dinen, nizamen merdûttur. Tefekkür etmiyor o adamlar ki: Hâlik-i kâinatın kaffe-i menhiyyâtını bir cür’et-i küstahâne, bir meşreb-i lâubâliyâne ile târumâr etmek tevlid-i sefalet ve bununla beraber irâs-ı fazâyih eder.” (Mehmed Müncî 1308/1890: 21)

Kaynakça


Fikripaşazade Mehmed Müncî (1308/1890). Merâret-i Hayât. İstanbul: Kasbar Matbaası. 118 s.

Hıra, Sevilay (2004). Müncî Fikri'nin Hayatı, Edebî Faaliyetleri ve Eserlerinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Mimar Sinan G. S. Ü.

Karagülle, Fırat (2004). Ara Nesil Romanında Sosyal Muhteva. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Atıf Bilgileri


Karagülle, Fırat. "MERÂRET-İ HAYÂT (MEHMET MÜNCİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/meraret-i-hayat-mehmet-munci. [Erişim Tarihi: 26 Aralık 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
2 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
3 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
4 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
5 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
6 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
7 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
8 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
9 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
10 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle