- Yazar Biyografisi (TEİS)
Abdülkerim bin Şeyh Musa - Madde Yazarı: Şule Kandemir
- Eser Yazılış Tarihi:962/1554-1555
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Divan-Tekke Edebiyatı
- Dönemi:16. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Belâgat Kitabı
- Yayın Tarihi:30/03/2022
MAKÂLÂT-I SEYYİD HARUN (ABDÜLKERİM BİN ŞEYH MÛSÂ)
menkıbeAbdülkerim bin Şeyh Musa (d. ?/ ö. ?)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Seydişehir’in kurucusu olan mutasavvıf Seyyîd Hârûn Veli’nin hayatı hakkında bir menâkıbnâme. Eser 35 varak, yazı çeşidi ise harakeli nesih olup her bir varak 15 satırdan ibarettir. Eser, Seyyîd Hârûn’un vefatından 200 yıl kadar sonra yazılmıştır. Müellif Seyyîd Hârûn’un dokuzuncu göbekten torunu Abdülkerim b. Şeyh Musa’dır ve eseri, atalarına dair elindeki pek çok evrâkı toparlayıp bir menâkıbnâme yazması talep edildiği için yazdığını ifade eder. Abdülkerim, eserini yazarken çevresindeki yaşlı ve mûteber kişilerin anlattıkları yanında, bazı Farsça eserlerden de yararlandığını söyler ancak bunların yazarları ve isimleri hakkında bilgi vermez. Yazar, geleneğe uyarak eserini dua ile başlatmış ve diğer bütün İslami eserlerde olduğu gibi fikirlerini desteklemek için ayet ve hadislere de başvurmuştur. Mevlânâ’nın Mesnevisi’nden de bir beyit iktibas etmiştir.
Eser, Seydişehir’i kurmak göreviyle Horasan’dan Anadolu’ya gönderilen Seyyîd Hârûn’un hayatını, faaliyetlerini, kerâmetlerini anlatan bir menâkıbnâmedir. Esasen iki ana bölümden oluşur. İlk bölüm onun ve kısmen de çocuklarının menâkıbı mâhiyetindedir (Kurnaz 1991: 2).
“Sülûk-ı Seyyîd Hârûn” adını alan ikinci bölümde ise genel olarak “tekvin” hadisesine yer verilmiştir. Hz. Muhammed'in (s.a.) ruhunun yaratılması, Hz. Âdem ve Havva’nın yaratılması, şeytanın diğer melekler gibi secde etmemesi, bunun üzerine merdûd oluşu, Hz. Âdem ile Havva’nın cennetten kovulmalarına sebep olması gibi hadiseler anlatıldıktan sonra, şeytanın şerrinden korunmanın yolları gösterilmiştir (Kurnaz 1991: 3).
Eserin yazıldığı 16. yüzyıl dil tarihi yönünden Klâsik Osmanlıca dönemine girer. Bu dönem fonolojik ve morfolojik bakımından Eski Anadolu Türkçesine göre az da olsa farklılık gösterir. Bununla birlikte eserde Eski Anadolu Türkçesi’nin karakteristik özellikleri mevcuttur (Kurnaz 1991: 6). Eserin üslubu ise halk için yazıldığından oldukça sade, akıcı ve aynı zamanda sanat kaygısından uzaktır. Farsça ve Arapça kelimeler, terkip ve uzun cümleler de çok azdır.
Eser, özellikle Türk medeniyet tarihi açısından önemlidir. Çünkü anlatıldığına göre Horasan’da bir bey olan Seyyîd Hârûn, atasının kabrini ziyaret esnasında kudretten ses duyar. Değişik zamanlarda duyduğu bu sese kulak vererek beyliğini terk eder ve emredildiği gibi Anadolu’ya gelerek Küpe Dağı’nın eteğinde Seydişehir’i kurar. Böyle şehir kurmayı kendine misyon edinmiş bir veliyi anlatan menâkıbnâmeler yok denecek kadar azdır. Bu eser, Anadolu’ya gelen Türklerin şehir hayatını bilen medeni insanlar olduğunu göstermesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Prof. Dr. Cemal Kurnaz, eserin Manisa İl Halk Kütüphanesi, Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi ve Mevlânâ Bölge Yazmalar Kütüphanesi nüshalarını esas alarak eser üzerine çalışma yapmıştır (1991).
Eserden Örnekler
Bu fakîr ‘Abdülkerîm bin Şeyh Mûsâ, Seyyîd Hârûn’un makâlâtını şol pîrlerden ve sâlihlerden ve ‘azizlerden işidüb bildiği üzere, dahi bazı fârisî evrâk bulunup fârisîyi türkiye tercüme idüb tahrîr olındı. İnşa’allâh müyesser ola, âmin ya Rabbü’l- ‘âlemîn. Bu işidilmişdür ki Seyyîd Hârûn Horasan ikliminde emir-i âdil imiş. Her zaman âdeti imiş ceddi Hârûn kerâmâtı ki Mûsâ Kâzım oğlıdur ziyâret ider imiş. Dahi ‘ammi-i âlâsı ki şâh-ı Horasan’dur anı dahi ziyâret âdeti imiş. Seyyîd Hârûn mübârek lafzından şöyle didi kim ceddümün dahi ‘ammümün ziyâretinden bana bir hal irişdi, aceb ne haldür bilemedüm. Didiler kim buyur sultânum niçe hale irişdün. Şöyle didi kim ‘ammün dahi ceddümi her ne vakt ziyâret itsem kudretden sem’üme bir âvâz geldi yâ Hârûn Rûma çık, Karaman vilâyetinde Küpe Tagı dirler bir tagun şarkından yanına şehir yap. Ol şehrün halkı sulehâ ola. Şâki olunun âkıbeti hayr olmaya diyü işidirün. İmdü bu haber beni mest ü hayrân eyledi. Ben vücûd ‘âleminden vaz geldüm. Bana beglik gerekmez. Varun gayrı beg dilen didi. Ol zamanda ekseriyâ beg emirlerinden olurdı. Sâdâtdan birisini beg itdiler. Seyyîd Hârûn Sultân vücûd ‘âlemini terk eyledi. Hüdâ yolına hızmetini berk eyledi. Esrâr-ı ilâhîden niçe sırlara vâkıf oldı. Tefekkür-i ruhâniyle tecelli-i subhâniye irişdi. Külli malını meblâğını yağma kıldı (Kurnaz 1991: 22-23).
Kaynakça
Kurnaz, Cemal (1991). Makalat-ı Seyyid Harun. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | NEVÂ-YI HORÛS (ABDÎ/VEHHÂBÎ) | Abdî, Abdülvehhâb es-Sâbûnî, Abdülvehhâb Hemedânî | Dr. Öğr. Üyesi Fatih Odunkıran |
Görüntüle | ||
2 | TUHFETÜ'L-UŞŞÂK (ATÂ) | Atâ, Üsküplü Atâ | ismail Aksoyak |
Görüntüle | ||
3 | DÎVÂN (İLMÎ) | İlmî, İlmî Dede | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
4 | GÜL-İ SAD-BERG (HALVETÎ MUHYÎ) | Halvetî Muhyî | Prof. Dr. Adem Ceyhan |
Görüntüle | ||
5 | DÎVÂN (NEBÂTÎ) | Nebâtî, Nebâtî Çelebi | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
6 | SERGÜZEŞT-NÂME (NEBÂTÎ) | Nebâtî, Nebâtî Çelebi | Dr. Ahmet UĞUR |
Görüntüle | ||
7 | GENC-İ ESRÂR-I MA'NÎ (NİDÂÎ) | Nidâî, Şa'bân Nidâî Ankaravî | Prof. Dr. Nuran ÖZTÜRK |
Görüntüle | ||
8 | ÇİHL HADİS TERCÜMESİ (RIHLETÎ) | Rıhletî (d ?/?- ö. ?/?) | Prof. Dr. Adem Ceyhan |
Görüntüle | ||
9 | KIRK HADİS (RIHLETÎ) | Rıhletî | Prof. Dr. Adem Ceyhan |
Görüntüle | ||
10 | ESRÂRÜ'L-'ÂRİFÎN (SEYYİD SEYFÎ) | Seyyid Seyfî/Seyyid Nizamoğlu, Şeyh Seyyid Seyfullah Kasım b. Şeyh Seyyid Nizameddin Efendi | Prof. Dr. Muhsin Macit |
Görüntüle |