- Yazar Biyografisi (TEİS)
Samipaşazâde Sezai - Madde Yazarı: Öğr. Gör. Burcu ÇAKIN ERDAĞ
- Eser Yazılış Tarihi:1308/1891
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Hikâye (Öykü)
- Yayın Tarihi:20/04/2022
KÜÇÜK ŞEYLER (SAMİPAŞAZÂDE SEZAİ)
hikâyeSamipaşazâde Sezai (d. 1859 - ö. 26 Nisan 1936)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Samipaşazâde Sezai'nin eseri. 1308/1891 yılında yayımlanan ve edebiyatımızın ilk modern küçük hikâyeleri olarak kabul edilen parçalardan oluşan bir eserdir. Ahmet Mithat’tan itibaren romanla iç içe geçmiş olarak yürüyen hikâye, bu eserle birlikte müstakil bir tür olarak olgunlaşmaya başlamıştır. Eser, “Mukaddime” bölümünün ardından gelen altısı telif, biri tercüme yedi hikâyeden ve Sezai’nin çok sevdiği Vuslat adlı bir cariyenin ölümü üzerine yazdığı bir mensureden meydana gelmiştir.
“Mukaddime” yazarın nesre bakışını ifade eder. Ona göre edebî eserde konu değil, yazarın onu işlemekteki kudreti mühimdir. Anlatılan ile üslup arasında bağ kurulmalıdır. Edebiyatın sadece hayale bağlı kalmaması, bilimden de yararlanması gerekir. Bu düşüncelerin birer yansıması olarak Küçük Şeyler’de nesrimizde eskiden beri süregelen öğretme kaygısı terk edilmiş; büyük olaylar, idealize edilmiş kişi ve mekânlar yerini gerçek hayat içerisinde sıradan insanların başından geçen küçük olaylara bırakmış; tasvir, işlevsel hale gelmiş ve dil yer yer muhtevayı destekleyen bir araç olarak kullanılmıştır.
Gerçekçi bir tavır yakalamaya çalışan Sezai; olayı, kişileri ve mekânı genellikle kendi muhitinden seçmiştir. “Bu Büyük Adam Kimdir?”de Taşkasap’taki konaklarından Beyazıt’a giderken rastladığı perişan görünümlü bir adamı tasvir eder. Yazar/anlatıcı, Fransızca hocasının okuttuğu bir kitaptan etkilenerek bu adamı hayalinde bir âlim mertebesine getirir, ancak hikâyenin sonunda adamın okuma yazma dahi bilmediği anlaşılır. “Hiç”te vapurda karşılaştığı bir kıza âşık olan bir genç anlatılmaktadır. Ailesini geçindirme sorumluluğu altında ezilen delikanlı, sadece gördüğü bu kızın gülümsemesine kapılarak hayalinde ikisine bir dünya kurmuş; ancak kızla tanıştığında kendisine yöneldiğini sandığı gülümsemenin bir dudak kusuru olduğunu anlamıştır. Bu hikâyelerde merkeze alınan hayal-hakikat çatışması, Servet-i Fünun’la birlikte nesrimizin popüler teması haline gelirken adsız bırakılmış olan delikanlı da Mai ve Siyah’ta bir nesli temsil eden Ahmet Cemil’in temeli olacaktır. Hayal-hakikat çatışması kitabın son hikâyesi olan “Pandomima”nın da temasını oluşturur. Çirkin bir sahne komiği olan Paskal, kendisini izlemeye gelen güzel Eftalya’ya âşıktır ve bu imkânsız aşk onu intihara götürür. Paskal’ın, Ahmet Rasim’in çocukken Kuşlu tiyatrosunda izlediğini hatıralarında anlattığı aynı adlı bir pandomima sanatçısından esinlenerek yaratılmış olması mümkündür. Kitabın en uzun hikâyesi olan “Düğün”, esareti merkeze alsa da esir Gülsitan, odalığı olduğu beyiyle evleneceğinin hayalini kurarken gerçekte gelinin başkası olması ve kendisinin rutubetli bir odada veremden ölmeye bırakılması yine aynı tezadı ortaya koyar. Sezai’nin büyük ölçüde etkilendiği Daudet’ten tercüme ettiği “Arlezyalı”, Paskal gibi imkânsız bir aşk yüzünden intihar eden Jan’ın hikâyesidir.
“Kediler”de karısının kedilerinden usanarak evi terk eden ancak kendine bakacak imkânı olmadığı için yarım gün içerisinde geri dönen yaşlı bir adam anlatılır. Bu mizahî hikâyede adamın küçük ve önemsiz bir durumu kendi gözünde büyütmesi; kedilerin antropomorfik bir algılamayla bilinç sahibi düşmanlar olarak gösterilmesi ve yüksek bir üslupla anlatılması trajikomik bir tablo oluşturmuştur. Antropomorfik algılama “İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır”da önce güzellikleri sonra felaketleriyle betimlenen ağaçlar için de söz konusudur. Hikâyede, kısa süreliğine Sezai’nin kayınpederi olan Tunuslu Mahmut Paşa’nın Çamlıca’daki korusunda bulunan ağaçların, varisleri tarafından satılması ve kesilmesi anlatılır. Hikâye, edebiyatımızda çevreci duyarlılığın en erken örnekleri arasında kabul edilir.
Verem, gözyaşı, bedbinlik, intihar, tezatların kullanılması gibi romantik unsurların yanı sıra gerçek hayattan seçilmiş küçük insanların psikolojilerinin dış görünüşleriyle ilişkilendirerek aktarılması ve mekânla insan arasında bağ kurularak tasvirin süs olmaktan çıkarılması, Küçük Şeyler’i nesrimizde realizme atılmış sağlam bir adım haline getirir. Başta Sezai’den feyz alarak çok sayıda hikâye yazdığını söyleyen Halit Ziya olmak üzere, birçok yazarımız bu eserin oluşturduğu zemin üzerine hikâyelerini inşa etmiştir.
Sami Paşazade Sezai’nin biyografisi için bk. “Samipaşazade Sezai”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sezai-samipasazade
Eserden Örnekler
(“Hiç”ten) Yirmi yaşındaydı. Kaderin kendi sa’y ve gayretine terk ve teslim ettiği validesiyle hemşiresinin iaşesi için, birbirlerinden evvel nâil-i emel olmak sevda-yı harîsânesiyle birbirlerini çiğneyerek meydan-ı menfaatte tehâcüm-i tefevvuk olan insan akıntılarına girmiş, ağraz-ı beşeriyenin iltica ettiği muzlim köşelere kadar sokulmuştu. Her akşam evine yorgun, bî-tab ü takat -fakat vicdana teselliler verir bir vazife-i mukaddeseyi ifa ettiği için- mağrur olarak avdet ederdi. Tahammülünden hariç semereler vermeye başlayan bir nihal-i nev-reside gibi, vaktinden evvel müfid olmak gayretiyle dûş-ı zaîfine tahmil ettiği iaşe-i aile vazifesinin zîr-i bâr-ı meşakkında kırılmağa başladığı için kendisinden anbean tebâüd etmekte olan nur-ı hayatın, uzaktan uzağa çehresinde akseden bir ziya-yı zaîf ü hüzn-engîzi, ara sıra tasavvurât-ı şairâne arasında meşhud olan mahlukât-ı hayaliyeye mün’atıf ve mütefekkir gözleri, hayatın acılığını vaktinden evvel tattığı için uçları aşağıya doğru sarkmış, müteneffir bir ağzı, garip ve hazin bir surette arz ve tenvir ederdi. (Kerman 2016: 105)
(“Düğün”den) Eğer Dilsitan’ın muamelât-ı insaniye ve hayat-ı hakikiyeye biraz vukufu olsaydı, tarik-i ömründe birdenbire karşısına çıkarak rehzenlik eden her türlü letafet ve ulviyetiyle muhabbet değil, her türlü şiddet ve hakaretiyle şehvet olduğunu anlardı. Evet! Bu bey âcizlere karşı şedîd ve müthiş idi. Şiddeti o derecelerde idi ki, akşamları geldiği zaman bütün ev eşyasıyla beraber titrerdi. Konağın gayet büyük, gayet eski üst kat sofasında dolaştığı zaman, büyük ahşap evlerde daima görüldüğü gibi, etraftaki odalar sallanır, odalarda mevzu olan kanepeler titrer, bazen de en küçük bir hiddetle veyahut evin haricinde kemal-i meskenet ü mezelletle istida ettiği bir emel ve arzusunun adem-i husulünden gelen yeisle sandalyeleri şuraya buraya atarak kırardı. (Kerman 2016: 125-126).
Kaynakça
Algül, Ali (2022), “Samipaşazade Sezai’nin Öykülerinde Görülen Coşumculuk Akımının İzleri”. Turkish Academic Research Review, 7 (1): 136-150.
Çağın, Sabahattin (2017). “Samipaşazade Sezai’nin ‘Küçük Şeyler’i”. Yeni Türk Edebiyatı, (15): 7-18.
Çağın, Sabahattin (2017). Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Hikâye. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Enginün, İnci (2006). Yeni Türk Edebiyatı Tanizmat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923). İstanbul: Dergâh Yayınları.
Güven, Güler (2009). Sami Paşazade Sezayi ve Eserleri. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Kerman, Zeynep (2016), “Sami Paşazade Sezai” Tanzimat Edebiyatı (Koor. İsmail Parlatır), Ankara: Akçağ Yayınları, s. 557-584.
Kerman, Zeynep (2017). Samipaşazade Sezai Bütün Eserleri 1, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Kılıçkaya, Derya (2019), “Tunuslu Mahmut Paşa’nın Korusunda Geçen Bir Sami Paşazade Sezai Hikâyesi”. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 3 (2): 278-287.
Tansel, Fevziye Abdullah (1958). “Sami Paşazade Sezai”. Türkiyat Mecmuası, C. 13.
Temizsu, Mustafa (2017). “Sâmipaşazâde Sezâi’nin Öykülerinde Anlatıbilimsel Bir Unsur Olarak Karakterizasyon”, Türük, (11): 318-329.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | ŞÎR (SAMİPAŞAZÂDE SEZAİ) | Samipaşazade Sezai | Dr. Ayşegül Ergişi |
Görüntüle | ||
2 | BİR DÜŞMÜŞ KADIN (SAMİPAŞAZÂDE SEZAİ) | Samipaşazade Sezai | Diğer ALİ ERBAY |
Görüntüle | ||
3 | SERGÜZEŞT (SAMİPAŞAZÂDE SEZAİ) | Samipaşazâde Sezai | Dr. Öğr. Üyesi Sema Noyan |
Görüntüle | ||
4 | RUMUZÛ'L-EDEB (SAMİPAŞAZÂDE SEZÂİ) | Samipaşazade Sezai | Öğretmen Ahmet Aydemir |
Görüntüle | ||
5 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
6 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
7 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
8 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
9 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
10 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
11 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
12 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
13 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
14 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |