- Yazar Biyografisi (TEİS)
Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi - Madde Yazarı: Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
- Eser Yazılış Tarihi:909/1504
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:14/10/2021
İSKENDER-NÂME (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ)
manzum İskender hikâyesiBehiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi (d. 877/1472-73 - ö. 917, 926/1511-12, 1520 ?)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Behiştî Ahmed’in Hamse’sinde, Mihr ü Müşterî’den sonra ikinci sırada yer alan mesnevisi. Müellif eserini, son beyitte ifade ettiği gibi 909/1504 senesinde 32 yaşına geldiği vakit tamamlamıştır:
Tokuz yüz tokuzında oldı tamâm
Bu nazm-ı hoş-âyende temme’l-kelâm
İskender-nâme’nin Durham-Ushaw College Church Library’de yer alan eldeki tek nüshası 5782 beyit olup "fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl" vezniyle yazılmıştır. Beş tane minyatürü barındıran nüshada eksik varaklar bulunmaktadır. Elde olmayan tahminen altı varaktan bazısında minyatür olma ihtimali göz ardı edilir ve diğer sayfalarda yaklaşık 40 beytin yer aldığı düşünülürse mesnevinin takriben 500 beytinin eksik olduğu söylenebilir.
Behiştî, Hamse’sini devrin padişahı II. Bâyezîd’e (1481-1512) arz etmek istemiş ama yaşanan bazı tatsızlıklar buna imkân vermemiştir. Özellikle Behiştî’nin II. Bâyezîd’i devrin İskender’i olarak tavsif etmesi, eserini de aralarındaki tatsızlığı halledecek bir vesile olarak görmesi bu mesneviye ayrı bir ehemmiyet kazandırmaktadır.
Tevhid, münâcât ve na‘ttan sonra eserin “Sebeb-i Te’lîf” bölümünde müellifin genç yaşına rağmen ölüm korkusu içinde olduğu ifade edilmektedir. Bu durum eserin farklı beyitlerinde de yer yer dile getirilmektedir. Behiştî’nin bir dönem Hüseyn-i Baykara’nın (1470-1506) yanına sığınması, ardından devlet adamlarının araya girmesiyle affedilmesi ve böylece İstanbul’a dönmesi, elde tarihî bir bilgi olmamasına rağmen, o dönem yaşanan Cem Sultan (ö. 1495) taraftarları arasında bulunma ya da böyle bir iddiaya maruz kalma ihtimalini düşündürmektedir. Behiştî beyitlerde, içinin daraldığından, gam ve keder dolu günler geçirdiğinden, yaşadığı sıkıntılar sebebiyle zayıfladığından bahseder. Hızır gibi âb-ı hayâtı içme arzusu içinde oluğu için eserini yazdığını belirtir. Ayrıca Behiştî, Firdevsî-i Tûsî’nin (ö. 1020?) Şehnâme’sine cevap olarak Bâyezîd’i övmek için İskender-nâme’yi yazdığını da söylemektedir (b. 2321-2330). Behiştî aslında II. Bâyezîd’i övme, kahramanlıklarını anlatma ve kendisini affettirme gayesiyle yola çıkmış, buna da İskender hikâyesini aracı kılmıştır. Oğuz Kağan destanından itibaren gördüğümüz Türklerin cihan hâkimi olduğu düşüncesi, II. Bâyezîd’in saltanatına vurgu yapılan yerlerde ifade edilmektedir.
İskender-nâmelerin çoğunda görüldüğü gibi Behiştî’nin eserinde de İskender, Müslüman bir komutan olarak karşımıza çıkar. O, toprakları cihat düşüncesiyle fetheden, adaleti her yere götürme gayesiyle fetihler yapan bir komutandır. Behiştî’nin eserinde de Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn (Kehf 18/83-98) ile Makedonya Kralı İskender iç içe geçmiş ve ortaya İskender-i Zülkarneyn olarak anılan bir karakter çıkmıştır. Böylece Behiştî asıl konuya geçiş yaptığında, İskender’in tahta geçmesiyle birlikte dünyaya adaletin hâkim olduğunu, yırtıcı hayvanların bile uysallaştığını, Hz. Hızır’ın onun koruyucusu olduğunu, İskender’in dinî gayelerle fetihler yaptığını söylemiştir. İlk olarak İskender İran üzerine ordu sevk etmiş, Dârâ’dan zulmü bırakarak bir olan Allah’a ve Hz. İbrâhîm’e iman etmesini istemiştir. Bunu kabul etmeyen Dârâ savaşta hezimete uğramış, meydanda son nefesini verirken iman ederek kızını İskender’le nikahlamıştır.
İran fethi gerçekleşince İskender Hindistan’a sefer düzenler. Hindistan’ın yarısı emri altında bulunan Keyd, İskender’e yardım sözü verir. Hind Fûr’u, İskender’in şartlarını kabul etmeyince de savaş kaçınılmaz olur. Allah, Hızır’ı İskender’e yardıma gönderir. Hızır’ın yol göstermesiyle fil ordusu alt edilir. Bütün Hind halkı da Müslüman olur. Ardından İskender; Sind, Çin, Rum ve Rus diyarlarını da hâkimiyeti altına alarak bu diyarların halkını Müslüman yapar.
İskender’in çevresinde Eflatun, Aristo, Hipokrat, Sokrat, Hermes gibi ona yol gösteren büyük filozoflar vardır. Bunların İskender’e yazdıkları nasihatname niteliğindeki metinler, İskender-nâme içinde oldukça önemli bir bölümü oluşturur.
Hikâyenin devamında İskender’in aynasından, Kâbe’yi tavaf edişinden, düzenlenen farklı seferlerden, bir denizaltıyla yaptığı seyahatten bahsedilir. Son olarak eserde, İskender’in Hızır ve İlyas’la Âb-ı Hayât’ı bulmak için yaptığı yolculuk konu edilir. Hızır ve İlyas âb-ı hayatı içmiş ama İskender ölümsüzlük suyundan içemediği için ölmüştür.
Behiştî eserinde, kendi şiir gücüne de vurgu yapar. Şeyhî (ö. 1431?) ve Ahmedî’yi (ö. 1410’dan sonra) eleştiren şair, onların sözlerinin “tatsız tuzsuz kuru bir meze” olduğunu söyler. Behiştî, Türk edebiyatındaki ilk hamseyi de kendisinin tertip ettiğini iddia etmektedir. İskender-nâme’yi de Firdevsî, Nizamî (ö. 1214?) ve Hüsrev-i Dihlevî’yi (ö. 1325) örnek alarak kaleme aldığını belirtir.
Diğer İskender-nâmelerden hareketle Behiştî’nin orijinal bir söyleyiş yakaladığı, bilinen bir hikâyeyi kendine has vurgularla zenginleştirdiği, edebî gücünün yüksek olduğu söylenebilir. Bünyamin Ayçiçeği tarafından doktora tezi olarak hazırlanan (2014) eser, e-kitap olarak yayımlanmıştır (2018).
Şairin biyografisi için bk. “Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/behisti-bihisti-ahmed-sinan-celebi
Eserden Örnekler
Reften-i İskender-i Zü’l-karneyn be-Taleb-i Âb-ı Hayât ki Mûcib-i Halâsîst ez-Memât
Metâ'-ı girân-mâye idi hayât
Eger olmasa der-peyince memât
İder kalbi hurrem egerçi ki nûr
Virür sonra zulmet velîkin fütûr
Dilersen ki irmeye hergiz memât
Olup hâle vâkıf iç âb-ı hayât
Olur rûz gerçi ki perde-rübâ
İder bend ammâ ki şeb dest ü pâ
Hızır çeşmesi kim virür zindegî
Nice zindegî bil ki pâyendegî
Hakîkatdür ol iy tarîkat-şinâs
Mecâzî sanur gerçi kim anı nâs
Kim ol çeşmeden içe bir katre âb
Ol âbâd olur olsa âlem harâb
Mücerred olup rûh gibi hemîn
Zamân hâdisâtından olur emîn
Sudan kim degildür şarâb-ı hevâ
Sa'âdet anun kim içüp mest ola
…
Nizâmî suhen-dân-ı sihr-âferîn
Dimiş kim şehin-şâh-ı rûy-i zemîn
Giderken bulur bir mu'azzam hisâr
Ne var pâs-bânı ne kapusı var
Açuk kapusı hem-çü bâb-ı kerîm
Hem etrâfı [anun] çü bâğ-ı na‘îm
…
Ne kâdî var ol şehrde ne mülûk
Kamusı ganî lîk ehl-i sülûk
Begendi o kavmi katı tâc-ver
İmâretlerine idüben nazar
Rumûzına gördi irişmez nazar
Sorar anlara şâh-ı âlem haber
Serâser idüp sırrı şâha ıyân
Rumûz aslını eylediler beyân
Didiler ki iy şâh-ı sâhib-kırân
Size hikmetin eyleyelüm beyân
Budur hıfz olmadugı bu hisâr
Ki bu kavme yok düşmen-i kîne-dâr
Çü kimse ile eylemezler cidâl
Kimesne dahı eylemez pây-mâl
Çü kimseneye kimse itmez zarar
Gerekmez buyûta hisârına der (Ayçiçeği 2018: 429-432)
Kaynakça
Avcı, İsmail (2014). Türk Edebiyatında İskendernâmeler ve Ahmed-i Rıdvân’ın İskendernâme’si. Ankara: Gece Kitaplığı.
Ayçiçeği, Bünyamin (2013). "Ahmedî (815/1412-13) ile Behiştî (917/1511-12?)’nin İskender-nâme’lerinin Şekil ve Muhteva Bakımından Karşılaştırılması”. Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, (10): 129-204.
Ayçiçeği, Bünyamin (2014). Behiştî Ahmed Sinan’ın (ö. 917/1511-12?) İskender-nâme’si (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Ayçiçeği, Bünyamin (2018). Behiştî Ahmed’in İskender-nâme’si (İnceleme-Metin). Ankara: KTB Yay.
Ünver, İsmail (1975). Türk Edebiyâtı’nda Manzum İskender-nâmeler. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Ünver, İsmail (1983). Ahmedî İskender-nâme İnceleme-Tıpkıbasım. Ankara: TDK Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | HAMSE-İ BEHİŞTÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Prof. Dr. Şener Demirel |
Görüntüle | ||
2 | MİHR Ü MÜŞTERÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Dr. Arzu Polat |
Görüntüle | ||
3 | HEFT PEYKER (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Prof. Dr. Şener Demirel |
Görüntüle | ||
4 | LEYLÂ VÜ MECNÛN (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
5 | MAHZENÜ'L-ESRÂR (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Doç. Dr. Hasan Kaya Doç. Dr. Hacı İbrahim Demirkazık |
Görüntüle | ||
6 | TÂRÎH-İ OSMÂNÎ / VÂRİDÂT-I SÜBHÂNÎ FÜTÛHÂT-I OSMÂNÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
7 | VİLÂDET-İ RESÛL (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) | Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi | Prof. Dr. Şener Demirel |
Görüntüle | ||
8 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
9 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
10 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
11 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
13 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
14 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
15 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
17 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |