İSKENDER-NÂME (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ)
manzum İskender hikâyesi
Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi (d. 877/1472-73 - ö. 917, 926/1511-12, 1520 ?)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Behiştî Ahmed’in Hamse’sinde, Mihr ü Müşterî’den sonra ikinci sırada yer alan mesnevisi. Müellif eserini, son beyitte ifade ettiği gibi 909/1504 senesinde 32 yaşına geldiği vakit tamamlamıştır:

            Tokuz yüz tokuzında oldı tamâm

            Bu nazm-ı hoş-âyende temme’l-kelâm

İskender-nâme’nin Durham-Ushaw College Church Library’de yer alan eldeki tek nüshası 5782 beyit olup "fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûlün fe‘ûl" vezniyle yazılmıştır. Beş tane minyatürü barındıran nüshada eksik varaklar bulunmaktadır. Elde olmayan tahminen altı varaktan bazısında minyatür olma ihtimali göz ardı edilir ve diğer sayfalarda yaklaşık 40 beytin yer aldığı düşünülürse mesnevinin takriben 500 beytinin eksik olduğu söylenebilir.

Behiştî, Hamse’sini devrin padişahı II. Bâyezîd’e (1481-1512) arz etmek istemiş ama yaşanan bazı tatsızlıklar buna imkân vermemiştir. Özellikle Behiştî’nin II. Bâyezîd’i devrin İskender’i olarak tavsif etmesi, eserini de aralarındaki tatsızlığı halledecek bir vesile olarak görmesi bu mesneviye ayrı bir ehemmiyet kazandırmaktadır.

Tevhid, münâcât ve na‘ttan sonra eserin “Sebeb-i Te’lîf” bölümünde müellifin genç yaşına rağmen ölüm korkusu içinde olduğu ifade edilmektedir. Bu durum eserin farklı beyitlerinde de yer yer dile getirilmektedir. Behiştî’nin bir dönem Hüseyn-i Baykara’nın (1470-1506) yanına sığınması, ardından devlet adamlarının araya girmesiyle affedilmesi ve böylece İstanbul’a dönmesi, elde tarihî bir bilgi olmamasına rağmen, o dönem yaşanan Cem Sultan (ö. 1495) taraftarları arasında bulunma ya da böyle bir iddiaya maruz kalma ihtimalini düşündürmektedir. Behiştî beyitlerde, içinin daraldığından, gam ve keder dolu günler geçirdiğinden, yaşadığı sıkıntılar sebebiyle zayıfladığından bahseder. Hızır gibi âb-ı hayâtı içme arzusu içinde oluğu için eserini yazdığını belirtir. Ayrıca Behiştî, Firdevsî-i Tûsî’nin (ö. 1020?) Şehnâme’sine cevap olarak Bâyezîd’i övmek için İskender-nâme’yi yazdığını da söylemektedir (b. 2321-2330). Behiştî aslında II. Bâyezîd’i övme, kahramanlıklarını anlatma ve kendisini affettirme gayesiyle yola çıkmış, buna da İskender hikâyesini aracı kılmıştır. Oğuz Kağan destanından itibaren gördüğümüz Türklerin cihan hâkimi olduğu düşüncesi, II. Bâyezîd’in saltanatına vurgu yapılan yerlerde ifade edilmektedir.

İskender-nâmelerin çoğunda görüldüğü gibi Behiştî’nin eserinde de İskender, Müslüman bir komutan olarak karşımıza çıkar. O, toprakları cihat düşüncesiyle fetheden, adaleti her yere götürme gayesiyle fetihler yapan bir komutandır. Behiştî’nin eserinde de Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn (Kehf 18/83-98) ile Makedonya Kralı İskender iç içe geçmiş ve ortaya İskender-i Zülkarneyn olarak anılan bir karakter çıkmıştır. Böylece Behiştî asıl konuya geçiş yaptığında, İskender’in tahta geçmesiyle birlikte dünyaya adaletin hâkim olduğunu, yırtıcı hayvanların bile uysallaştığını, Hz. Hızır’ın onun koruyucusu olduğunu, İskender’in dinî gayelerle fetihler yaptığını söylemiştir. İlk olarak İskender İran üzerine ordu sevk etmiş, Dârâ’dan zulmü bırakarak bir olan Allah’a ve Hz. İbrâhîm’e iman etmesini istemiştir. Bunu kabul etmeyen Dârâ savaşta hezimete uğramış, meydanda son nefesini verirken iman ederek kızını İskender’le nikahlamıştır.

İran fethi gerçekleşince İskender Hindistan’a sefer düzenler. Hindistan’ın yarısı emri altında bulunan Keyd, İskender’e yardım sözü verir. Hind Fûr’u, İskender’in şartlarını kabul etmeyince de savaş kaçınılmaz olur. Allah, Hızır’ı İskender’e yardıma gönderir. Hızır’ın yol göstermesiyle fil ordusu alt edilir. Bütün Hind halkı da Müslüman olur. Ardından İskender; Sind, Çin, Rum ve Rus diyarlarını da hâkimiyeti altına alarak bu diyarların halkını Müslüman yapar.

İskender’in çevresinde Eflatun, Aristo, Hipokrat, Sokrat, Hermes gibi ona yol gösteren büyük filozoflar vardır. Bunların İskender’e yazdıkları nasihatname niteliğindeki metinler, İskender-nâme içinde oldukça önemli bir bölümü oluşturur.

Hikâyenin devamında İskender’in aynasından, Kâbe’yi tavaf edişinden, düzenlenen farklı seferlerden, bir denizaltıyla yaptığı seyahatten bahsedilir. Son olarak eserde, İskender’in Hızır ve İlyas’la Âb-ı Hayât’ı bulmak için yaptığı yolculuk konu edilir. Hızır ve İlyas âb-ı hayatı içmiş ama İskender ölümsüzlük suyundan içemediği için ölmüştür.

Behiştî eserinde, kendi şiir gücüne de vurgu yapar. Şeyhî (ö. 1431?) ve Ahmedî’yi (ö. 1410’dan sonra) eleştiren şair, onların sözlerinin “tatsız tuzsuz kuru bir meze” olduğunu söyler. Behiştî, Türk edebiyatındaki ilk hamseyi de kendisinin tertip ettiğini iddia etmektedir. İskender-nâme’yi de Firdevsî, Nizamî (ö. 1214?) ve Hüsrev-i Dihlevî’yi (ö. 1325) örnek alarak kaleme aldığını belirtir.

Diğer İskender-nâmelerden hareketle Behiştî’nin orijinal bir söyleyiş yakaladığı, bilinen bir hikâyeyi kendine has vurgularla zenginleştirdiği, edebî gücünün yüksek olduğu söylenebilir. Bünyamin Ayçiçeği tarafından doktora tezi olarak hazırlanan (2014) eser, e-kitap olarak yayımlanmıştır (2018).

Şairin biyografisi için bk. “Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/behisti-bihisti-ahmed-sinan-celebi

Eserden Örnekler


Reften-i İskender-i Zü’l-karneyn be-Taleb-i Âb-ı Hayât ki Mûcib-i Halâsîst ez-Memât

Metâ'-ı girân-mâye idi hayât

Eger olmasa der-peyince memât


İder kalbi hurrem egerçi ki nûr

Virür sonra zulmet velîkin fütûr


Dilersen ki irmeye hergiz memât

Olup hâle vâkıf iç âb-ı hayât


Olur rûz gerçi ki perde-rübâ

İder bend ammâ ki şeb dest ü pâ


Hızır çeşmesi kim virür zindegî

Nice zindegî bil ki pâyendegî


Hakîkatdür ol iy tarîkat-şinâs

Mecâzî sanur gerçi kim anı nâs


Kim ol çeşmeden içe bir katre âb

Ol âbâd olur olsa âlem harâb


Mücerred olup rûh gibi hemîn

Zamân hâdisâtından olur emîn


Sudan kim degildür şarâb-ı hevâ

Sa'âdet anun kim içüp mest ola

           …

Nizâmî suhen-dân-ı sihr-âferîn

Dimiş kim şehin-şâh-ı rûy-i zemîn


Giderken bulur bir mu'azzam hisâr

Ne var pâs-bânı ne kapusı var


Açuk kapusı hem-çü bâb-ı kerîm

Hem etrâfı [anun] çü bâğ-ı na‘îm

           …

Ne kâdî var ol şehrde ne mülûk

Kamusı ganî lîk ehl-i sülûk


Begendi o kavmi katı tâc-ver

İmâretlerine idüben nazar


Rumûzına gördi irişmez nazar

Sorar anlara şâh-ı âlem haber


Serâser idüp sırrı şâha ıyân

Rumûz aslını eylediler beyân


Didiler ki iy şâh-ı sâhib-kırân

Size hikmetin eyleyelüm beyân


Budur hıfz olmadugı bu hisâr

Ki bu kavme yok düşmen-i kîne-dâr


Çü kimse ile eylemezler cidâl

Kimesne dahı eylemez pây-mâl


Çü kimseneye kimse itmez zarar

Gerekmez buyûta hisârına der (Ayçiçeği 2018: 429-432)

Kaynakça


Avcı, İsmail (2014). Türk Edebiyatında İskendernâmeler ve Ahmed-i Rıdvân’ın İskendernâme’si. Ankara: Gece Kitaplığı.

Ayçiçeği, Bünyamin (2013). "Ahmedî (815/1412-13) ile Behiştî (917/1511-12?)’nin İskender-nâme’lerinin Şekil ve Muhteva Bakımından Karşılaştırılması”. Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, (10): 129-204.

Ayçiçeği, Bünyamin (2014). Behiştî Ahmed Sinan’ın (ö. 917/1511-12?) İskender-nâme’si (İnceleme-Metin). Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Ayçiçeği, Bünyamin (2018). Behiştî Ahmed’in İskender-nâme’si (İnceleme-Metin). Ankara: KTB Yay.

Ünver, İsmail (1975). Türk Edebiyâtı’nda Manzum İskender-nâmeler. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Ünver, İsmail (1983). Ahmedî İskender-nâme İnceleme-Tıpkıbasım. Ankara: TDK Yay.

Atıf Bilgileri


Ayçiçeği, Bünyamin. "İSKENDER-NÂME (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/iskender-name-behisti-bihisti. [Erişim Tarihi: 23 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 HAMSE-İ BEHİŞTÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Prof. Dr. Şener Demirel
Görüntüle
2 MİHR Ü MÜŞTERÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Dr. Arzu Polat
Görüntüle
3 HEFT PEYKER (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Prof. Dr. Şener Demirel
Görüntüle
4 LEYLÂ VÜ MECNÛN (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
5 MAHZENÜ'L-ESRÂR (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Doç. Dr. Hasan Kaya
Doç. Dr. Hacı İbrahim Demirkazık
Görüntüle
6 TÂRÎH-İ OSMÂNÎ / VÂRİDÂT-I SÜBHÂNÎ FÜTÛHÂT-I OSMÂNÎ (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
7 VİLÂDET-İ RESÛL (BEHİŞTÎ/BİHİŞTÎ) Behiştî/Bihiştî, Ahmed Sinân Çelebi Prof. Dr. Şener Demirel
Görüntüle
8 CÂMASB-NÂME (ABDÎ) Abdî, Mûsâ Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
9 TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
Görüntüle
10 RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Öğretmen Ece Ceylan
Görüntüle
11 NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz Doç. Dr. Recep Uslu
Görüntüle
12 DÎVÂN (ADLÎ) Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM
Görüntüle
13 DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
14 DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
15 DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) Âfitâbî Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
16 DÎVÂN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
17 HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle