HASAN MELLÂH YÂHUD SIR İÇİNDE ESRÂR (AHMET MİTHAT EFENDİ)
roman
Ahmet Mithat Efendi (d. 1844 - ö. 28 Aralık 1912)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Ahmet Mithat Efendi’nin roman türünde kaleme aldığı ilk eseri. Roman, Türk edebiyatında “Macera romanı” niteliğindeki ilk metinlerdendir.  Yazar, romanın "Mukaddime" kısmında Alexandre Dumas’nın Monte Cristo adlı romanından esinlendiğini ifade eder. Olay örgüsünü ve şahıs kadrosunu tarihi öneme sahip kişiler ve onların yaşam öykülerinden hareketle kurguladığı eserinin Monte Cristo kadar başarılı olamasa da karakter ve kurgu açısından tarihî niteliğiyle önem taşıdığını vurgular. Her iki roman olağanüstü macera kurgusu, roman kişilerinin serüvenlerinin bir gemi tarafından kurtarılmalarıyla başlaması ve şahısların asıl kimliklerini saklamak için kılık değiştirmeleri açısından benzerlik gösterse de kullanılan anlatım teknikleri açısından ayrılırlar. Fazıl Gökçek, eserin ön sözünde yer alan Monte Cristo’yu “tanzir” etme ifadesinden yola çıkılarak eserin Dumas’nın romanının benzeri, kurgu ve içerik bakımından taklidi olduğunu kabul etmenin yanlış olduğunu vurgular. Berna Moran’ın da açıkladığı gibi eser, kurgu ve içerik açısından Monte Cristo’nun yapı ve teması yerine ağırlıklı olarak âşık hikâyelerinin etkisini yansıtan bir “Romans”tır. Eseri hem bir macera romanı olarak hem de coğrafi ve tarihîi olaylar açısından değerlendiren Ahmet Hamdi Tanpınar ise Hasan Mellâh yahut Sır İçinde Esrâr’ı “Vakası Mısır’da toplanan bir Akdeniz romanı” olarak tanımlar.

On iki kitaptan oluşan romanda olay örgüsü karmaşık, mekân geniş bir coğrafyaya yayılmış ve şahıs kadrosu oldukça kalabalıktır. İspanya, Fransa, Mısır, Afrika, Suriye, İstanbul gibi geniş coğrafyaya yayılan olay örgülerinin merkezinde yer alan ana karakter Hasan Mellâh’tır. Romanda olay örgüsü kronolojik düzenle yansıtılmaz; her bölümü birbirine bağlayan vaka zincirleri şahısların mazilerinin anlatımı, bahsedilen kişilerin birtakım olaylar ve tesadüfler silsilesiyle aktüel zamanda yeniden olay örgüsüne katılmaları gibi pek çok yan olayla desteklenen karmaşık bir yapı sergiler. Hasan ile Cuzella'nın aşk ve kavuşma maceralarına   yolculuk boyunca tanınan birçok kişinin macerası da eklenir. Kenan Akyüz, esere yazdığı ön sözde yazarın Hasan Mellâh yahut Sır İçinde Esrâr'da "iç içe hikâye tekniği"ni kullandığını ifade eder. Hasan’ın Cuzella’ya kavuşma sürecinde çeşitli vasıtalarla yolları kesişen şahıslar ve bu kişiler çevresinde gelişen olaylar kronolojik bir sıralamayla anlatılmayıp yazar anlatıcının ön plana çıktığı anlatım tekniği ve geri dönüşler vasıtasıyla yansıtılır. Olay örgüsünde kullanılan âşık olma, ayrılma, kovalama ve kavuşma kalıpları, eseri halk hikâyelerine yaklaştırır. Roman, yazarın çeşitli konulardaki tenkitlerini somutlaştıran kurgu ve söylemler de içerir. Batı’nın gelişmişliği karşısında Doğu’nun geri kalmışlığı fikrine dayanan oryantalist düşüncenin ve self-oryantalizmin Türk romanındaki ilk örneği, Hasan Mellah yahut Sır İçinde Esrar’da görülür. Yazarın çeşitli yan olaylar ve karakterlerin eylemlerinden hareketle kendi görüşlerini vurguladığı iletilerden bazıları; Avrupalılaşmanın gerekliliği, taht kavgalarının devletin beka ve terakkisine olumsuz etkileri, dostluğun ve iyiliğin değeri, kadın erkek ilişkilerinde iffet ve sadakatin önemi, inanç ve kültür farklılıkları, hırs, açgözlülük, ihanet, sınıf ayrımı eleştirisi etrafında toplanır.

Hasan Mellah, 1772 yılında Fas’ta doğmuştur. Babası Sîdî Osman, Fas tahtına geçip ülkeye Avrupa medeniyetini yerleştirmeye çalışan Sîdî Muhammed ile arkadaştır. Devlet adamlarına danışman olan ataları gibi Sîdî Osman da tahta geçen Sîdî Muhammed’e müsteşarlık yapar. Sîdî Muhammed ve Sîdî Osman’ın şahsında ideal devlet yöneticisi kimliği vurgulanır. Sîdî Osman, varlıklı bir kişi olmasına rağmen atalarından gelen bir prensiple devlet yöneticiliğinin yanı sıra çiftçiliğe devam eder. Müsteşarlıktan kazandığı tüm parayı yoksul kişilere dağıtır. Hasan, Sîdî Osman’ın sevkiyle Cadiz’de denizcilik eğitimi alır. Sîdî Osman Cadiz’de Pavlos deniz şirketiyle ortak olur. Şirket ortakları beş kişiden ibarettir ve hepsi derecelerine göre Pavlos adını ve imzasını kullanırlar. İsyancıların ihtilalle Sîdî Muhammed’i öldürmelerinden sonra devlet yönetimi alt üst olur. Sîdî Osman, Fas’ı terk etmeyi bir şeref meselesi olarak görüp bozulan düzeni yeniden sağlamak istese de konağına saldıran bir grup hem onu hem de ailesini katleder. Cadiz’den Fas’a geldiğinde katliamı öğrenen Hasan, canını kurtarmak için şehri terk edip babasının ortağı Pavlos’un yanına gider. Sîdî Osman’ın soytarısı Çaylak Yakup el-Deca, efendisinin Fas’taki tüm mal varlığına hile ile el koymuş ve hatta efendisini katletmiştir. Sîdî Osman ve ailesinin katline Pavlos şirketinin beşinci ortağı Dominico Badia da karışmıştır. Babasının intikamını almak için Fas’a geri dönen Hasan, Çaylak Yakup el-Deca’yı öldürdükten sonra olay yerinden kaçarken Melilla kıyısında atından düşüp bayılır ve korsanlar tarafından esir alınır. Kendini İspanyol olarak tanıtan Hasan’ı korsanlar arasında bulunan babasının sadık hizmetkârı Alonzo tanısa da onun kimliğini ifşa etmeyip yardımcı olur. Gemi İspanya kıyılarına yaklaştığında Cartegane bölgesinin zenginlerinden olan Alfons’un konağını soymaya karar veren korsanlar Hasan’ı hırsızlığa sevk ederler.

Eğitimli ve kibar bir genç kız olan Cuzella, Cadiz’den Cartegane’ya gelip kendileriyle komşu olan Beşinci Pavlos’un (Dominico Badia) evlilik teklifine sıcak bakmamaktadır. Kızını evliliğe ikna etmeye çalışan Alfons ile Cuzella’nın diyaloglarından hareketle geçmişe dönülür; Alfons, kendisine yıllarca ihanet eden ve bu ihanetten bir çocuğu olan eşini çocuğuyla birlikte öldürmüştür. Cuzella halk hikâyelerinde de örnekleri görülen biçimde odasındaki antika bir resimdeki denizci gence âşıktır. Hasan, hırsızlık amacıyla gizlice Cuzella’nın odasına girer. Cuzella, bu kişinin resmine âşık olduğu denizciye benzerliğine şaşırır. Göz göze gelen gençler birbirlerine âşık olurlar. Nitekim, genç kızın resmini görüp âşık olduğu genç, Hasan Mellâh’tır. Delikanlıyı kitaplığı arkasındaki gizli bölmeye saklayan Cuzella, onu hocası Mari vasıtasıyla rahip kılığında dışarı çıkarır. Dominico Badia, düşmanı olan Hasan Mellâh ile Cuzella’nın ilişkisini öğrenir ve genç kızı hile ile babasının konağından kaçırır. Birbirlerine ilk görüşte âşık olan çift, farklı dini inançlara sahiptir; Hasan Müslüman, Cuzella ise Hristiyan’dır. Berna Moran’ın da vurguladığı gibi resimden görüp âşık olma, farklı dinlere mensup olma ve kaçırılma motifleri eserin halk anlatılarından olan Kerem ile Aslı ve Emrah ile Selvi’nin etkisini taşıdığını gösterir.

Cuzella’yı kurtarıp intikamını almak için Dominico Badia’nın peşine düşen Hasan Mellâh, birkaç yıl süren deniz yolculuğu boyunca pek çok kişiyle tanışır. Eserin ana olay örgüsüne eklenen yan olaylar bu kişiler vasıtasıyla yansıtılır. Yazarın aşk, ihanet, sadakat, dostluk, evlilik gibi hususlardaki düşüncelerini yansıtmasında vasıta olan şahısların her biri kendi hayat hikâyeleri ve arayışları ile olay örgüsüne eklenirler. Hasan, idealize edilmiş şahsiyeti, olaylar ve kişiler karşısındaki tavrı ile yüceltilir. O, aşkı için yollara düşmesiyle klasik halk anlatılarının âşık tiplerini hatırlatsa da Moran’ın da belirttiği gibi güçlü karakteri ve yetenekleriyle “Modern Kerem”dir. İspanya, Fas, Fransa, Malta, Mısır, İskenderiye, İstanbul, Şam, Cezayir ve Marsilya’daki çeşitli maceralardan sonra Cuzella’ya kavuşan Hasan, Cadiz’e döner. Baba dostu ve ortağı Pavlos, Sîdî Osman’dan gördüğü iyilikler nedeniyle tüm mirasını Hasan’a bırakıp ölmüştür. Alfons ile birlikte Cezayir’e yerleşen çift, başlarından geçen tüm macerayı babalarına anlatırlar. Tesadüf zincirinin son halkası, Alfons’un eşinin evlilik dışı birliktelikten doğan ve sekiz yaşındayken Alfons’un kılıç darbesiyle öldürdüğünü zannettiği çocuğun Hasan’ın babasının sadık hizmetkârı Alonzo olduğunun anlaşılmasıdır. Cuzella, Alonzo’yu kardeş olarak benimserken Alfons da onu evlatlığa kabul eder. Eserin sonunda yazar her ömrün bir macera ve ibret dersi olduğunu fakat yaşamın çeşitli zorlukları nedeniyle insanın kendi ömrünün nasıl geçtiğinden ibret alamadığını, her kötülük ve iyiliğin bir karşılığı bulunduğunu, yaşamdan ibret almanın gerekliliğini vurgular. Dominico Badia’nın kötülüklerinin cezasını aldığını fakat bu vakanın kendi anlatısının bitişinden sonraki bir tarihe rastladığını, bu nedenle de romanda Dominico Badia’nın akıbetine yer veremediğini açıklar.

Ahmet Mithat Efendi'nin Rodos sürgününde kaleme aldığı eser, akrabası Mehmet Cevdet’in adıyla 1291/1874 yılında Şark Matbaası'nda basılmıştır.  Eser, ikinci defa aynı yılda Kırk Ambar Matbaası’nda neşredilmiştir. İkinci baskının kapak sayfasında "Kırk Ambar İlâvesi -Hikâye Gözü-" ibaresi bulunmaktadır ve tüm sayfalar  çift sütun halinde düzenlenmiştir. Roman, Kenan Akyüz tarafından 1975 (C.I), 1976 (C.II), 1981 (C.III) yıllarında üç cilt olarak Denizci Hasan (Hasan Mellah) adıyla yeni Türk harflerine aktarılıp sadeleştirilmiştir. Romanın bir nüshası İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda 01357/03 demirbaş numarası ile kayıtlıdır.  

Yazarın biyografisi için bk. “Ahmet Mithat Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ahmet-mithat-efendi

Eserden Örnekler


"Hasan o gün memleketi arîz ü amîk gezerek vaktiyle cum’adan cum’aya konağa gelip babasının eteğini öperek birkaç iltifatına mazhar olmağı ni’met bilen ba'zı zevâtı gördü. Her birini gördükçe bir başka yolda te’essür eder idi. En garibi şurası ki kendi familyasının a’zâsı hayli kalabalık olduğu halde bunlardan bir kimseye rast gelmez idi. Nasıl rast gelsin ki en çoğu isyân hengâmında mazlûme-i şehîd edilmiş ve kalanları dahi başlarını alıp birer tarafa savuşmuş idi.

Şehrin her tarafını gezip ahvâli gözden geçirdikten sonra akşam üzeri misâfir olduğu hana geldi ve akşama ne yemek istediğini su’âle gelen hancıya ne yemek olur ise olsun kabûl edeceğini beyân eyledikten sonra herif ile ber-vech-i âti muhâvereye başladı.

Hasan - Sen kaç seneden beri buradasın?

Hancı - Kaç kaç seneden beri anamdan doğmuş isem o kadar seneden beri buradayım.

Hasan - Demek oluyor ki buralısın?

Hancı - Evet efendim öyle demek.

Hasan - Burada bir Ya'kub el-Dec’a varmış biliyor musun?

Hancı - Birkaç seneye kadar bî-ahz idik birkaç seneden beri öğrendik.

Hasan - Lâkin sen ne tuhaf bir adamsın. Her lakırdına insanın güleceği geliyor.

Hancı - Ağlayacağı gelmesin de güleceği gelsin zararı yok.

Hasan - Ey Ya'kub el-Dec’a nasıl adamdır? Kibardan bir şey midir?

Hancı - Eğer kibarlık zenginlikten zenginlik de can kıymaktan ibâret ise kibardır.

Hasan - Ne demek sen âdetâ kinâyeli lakırdı söylemeğe başladın ya?

Hancı - Kinâyesi falanı yok. herif Sîdî Osmân’ın soytarısı iken zavallı adamcağızın hânümânını berbâd edip şimdi kendi karşısında bir takım soytarılar taklak atmakta ve fendimiz pek kibar olduğundan atılan taklakları beğenmedikçe der-kâr olan maharetine mebni kendisi tashih etmektedir." (Mehmed Cevdet 1291: 103).  

Kaynakça


Ahmet Midhat (1975). Denizci Hasan (Hasan Mellah). C. I. hzl. Kenan Akyüz, İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Ahmet Midhat (1976). Denizci Hasan (Hasan Mellah). C. II. hzl. Kenan Akyüz, İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Ahmet Midhat (1981). Denizci Hasan (Hasan Mellah). C. III. hzl. Kenan Akyüz, İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları. 

Akkaya, Sacide Nur (2020). Türk Romanında Self-Oryantalizm (1870-1980). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.  

Akyüz, Kenan (1975). “Önsöz”. Denizci Hasan, Hasan Mellah. İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Enginün, İnci (2013). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923). İstanbul: Dergâh Yayınları.

Gökçek, Fazıl (2017). Küllerinden Doğan Anka Ahmet Mithat Efendi Üzerine Yazılar. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Moran, Berna (2011). Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1. İstanbul: İletişim Yayınları.

Önertoy, Olcay (2000). “Prof. Kenan Akyüz’ün Yapıtlarına Bir Bakış”. Türkoloji Dergisi . 13 (1): 13-27.

Önertoy, Olcay (1995). Halit Ziya Uşaklıgil: Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Özön, Mustafa Nihat (2020). Türkçede Roman. İstanbul: İletişim Yayınları.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (2013). On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Yeşilyurt, Şamil (2011). Ahmet Mithat Efendi’nin Romanlarında Yapı ve Tema. Doktora Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.  


Atıf Bilgileri


TUNÇ, Saliha. " HASAN MELLÂH YÂHUD SIR İÇİNDE ESRÂR (AHMET MİTHAT EFENDİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/hasan-mellah-yahud-sir-icinde-esrar-ahmet-mithat-efendi-tees-1981. [Erişim Tarihi: 28 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1  ACÂ'İB-İ ÂLEM (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Prof. Dr. Fazıl Gökçek
Görüntüle
2 AHMED METÎN VE ŞİRZÂD YÂHUD ROMAN İÇİNDE ROMAN (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Prof. Dr. Fazıl Gökçek
Görüntüle
3 ALTIN ÂŞIKLARI (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Dr. Ayşe Sandıkkaya Aşır
Görüntüle
4 ANA-KIZ (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Öğr. Gör. CEMİLE ŞEN
Görüntüle
5  ARNAVUDLAR VE SOLYOTLAR (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Dr. Öğr. Üyesi Halef Nas
Görüntüle
6 LETAİF-İ RİVAYAT 11 / BAHTİYARLIK (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Doç. Dr. Sabahattin Çağın
Görüntüle
7  BELİYYÂT-I MUDHİKE (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Öğretmen Münevver Eroğlu
Görüntüle
8 LETÂİF-İ RİVÂYÂT 24 (BİR ACÎBE-İ SAYDİYYE) (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Diğer Güray Gümüş
Görüntüle
9 LETÂİF-İ RİVÂYÂT 9 (BİR GERÇEK HİKÂYE) (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Diğer Güray Gümüş
Görüntüle
10 BİR TÖVBEKÂR (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Öğr. Gör. CEMİLE ŞEN
Görüntüle
11 LETAİF-İ RİVAYAT 23 / CANKURTARANLAR (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Doç. Dr. Sabahattin Çağın
Görüntüle
12 CELLÂD (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Dr. Elmas Karakaş
Görüntüle
13 LETÂİF-İ RİVÂYÂT 12 (CİNLİ HAN) (AHMET MİDHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Diğer Güray Gümüş
Görüntüle
14 ÇENGÎ (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Prof. Dr. Fazıl Gökçek
Görüntüle
15 LETAİF-İ RİVAYAT 16 / ÇİFTE İNTİKAM (AHMET MİTHAT EFENDİ) Ahmet Mithat Efendi Öğr. Gör. Burcu ÇAKIN ERDAĞ
Görüntüle
16 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
17 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
18 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
20 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
21 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
22 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
23 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
24 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
25 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle