- Yazar Biyografisi (TEİS)
Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân - Madde Yazarı: Prof. Dr. Nuran Tezcan
- Eser Yazılış Tarihi:?/?
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:16. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:01/12/2022
GÛY U ÇEVGÂN (LÂMİ’Î ÇELEBİ)
âşıkane mesneviLâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân (d.878/1472-ö.938/1532)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Timurlular dönemi Fars şairlerinden Ârifî’nin (1449) Hâl-nâme yâhod Gûy u Çevgân adlı erkekler arası aşkı konu alan mesnevisinin Lâmiî tarafından yapılmış genişletilmiş çevirisi. Ârifî’nin mesnevisi toplam 500 beyittir. Lâmiî’nin mesnevisi 1892 beyittir. Ârifî’de 326 beyit olan ana hikâye Lâmiî’de 1029 beyittir. Lâmiî 584. beyitte ad ile şu cân ki "Ârifîdür bu nüktelerürin mü’ellifidür /senden giye rûmiyâne câme ʿarz ide ruhunı hâs u âma" diyerek ʿÂrifî’nin mesnevisini Türki dilde yazdığını açıkça belirtmiştir. "Rûmiyâne câme giydirme" anlayışı çerçevesinde, Fars edebiyatı mesnevilerini Farslardan daha “güzel yazma” iddiası ve Osmanlının eser repertuarına yeni konulu bir mesnevi eklemek amacıyla yazmıştır.
Hikâye şu şekilde özetlenebilir: Çin ülkesinde kutlu, saygın, adil bir padişah yaşar. Çin, Hindistan ve Berber ülkeleri onun egemenliği altındadır. Ülkesi de baştan başa barış ve esenlik içindedir.
Padişahın, güzelliğine herkesin hayran olduğu, gûy u çevgân oyununa meraklı bir oğlu vardır. Şehzadenin Hilâl ve Ḫurşîd adında güzellikleriyle ünlü iki kölesi vardır. Şehzade çevgân oynarken Hurşîd ona gûy, Hilâl de çevgân sunar.
Bir gün Şehzade yine çevgân oynamak ister. İpek giysilerini giyer, parlak tacını başına koyar, güzel ve yüğrük atına biner. Genç, yakışıklı, güçlü askerleriyle birlikte çevgân alanına gider. Onun görkemli görünüşüne hayran olan halk, oyunu izlemek için toplanır. Yüz Çinli köle şehzadenin üzerine toz konmasın diye alanı sulayıp temizler. Bin Hintli köle ise tütsü yakar, ortalık misk ve amber kokularıyla dolar. Şehzade tacını çıkarıp oyuna başlar. Atını her yana yel gibi koşturarak üstün oyunlar gösterir. Oyun sırasında gûy, çevgânı kıskanır, çünkü çevgân Şehzadenin elinde ve ona daha yakındır. Çevgân da Şehzadenin asıl amacı gûy olduğu için gûyı kıskanır. Sonunda gûy ve çevgân birbirlerine anlayış göstererek Şehzadeye sevgiyle bağlanırlar. O sırada yoksul bir derviş çıkagelir. Derviş şehzadeyi görünce ona gönlünü kaptırır, oyununu hayranlıkla izler. Şehzadenin oynadığı topun yerinde kendisi olmak ister. Şehzadeye olan aşkı ve hayranlığı aklını başından alır, onu acınacak bir duruma getirir. Dervişin bu durumu Şehzadenin de ilgisini çeker. Şehzade ona acır ve gönlünü almak için daha güzel oynar. Hava kararınca Şehzade askerleriyle birlikte sarayına döner.
Derviş gece vakti kimsesiz, dertleriyle baş başa orta yerde kalmıştır. Şehzadeye duyduğu aşkın ateşiyle ağlayıp inlerken çok yakın bir arkadaşı çıkagelir. Ona, ne olduğunu sorar. Derviş, Şehzadeye tutulduğunu onun için böyle perişan dolaştığını söyler. Arkadaşı ona acır ve bu durumda ona hiç bir şeyin yararlı olamayacağını bile bile, bu tutku ve sevgiden vazgeçmesi için “yaşamın çok kısa olduğu, onu da eğlence ile geçirmek gerektiği” üzerine öğütler verir. Derviş de arkadaşına “benim yanımda dünyanın bir önemi yoktur, aşksız ve sevgilisiz de hiçbir şeyin anlamı, değeri yoktur” der. Bununla birlikte arkadaşı yine de ona bu durumdan kurtulması için ilaç ve yiyecekler önerir. Derviş aşkla yanıp tutuşmaktan mutlu olduğunu, bunlara gereksinme duymadığını söyler ve arkadaşı çekip gider.
Dervişin ağlayıp inlemesini yalnız başına yaşayan, günlerini çıkrık eğirerek geçiren, feleğin kahrından iki büklüm olmuş yaşlı bir kadın duyar. Yanına gelip niçin ağladığını sorar. Dervişin bu acıklı durumuna bakıp onun bir güzele tutkun olduğunu anlar. “Sana hizmet edecek, vefalı güzel bir kız bulayım” der. Derviş: “Bu durumda kimse bana yoldaş olamaz. Kadınlar kötü ve vefasızdır, onlara inanmamak, bağlanmamak gerekir” diye yanıtlar. Yaşlı kadına kendisi için yorulmamasını, üzüntüleriyle baş başa kalmak istediğini bildirir. Bunun üzerine yaşlı kadın: “Dünyanın zevklerinden, nimetlerinden elini eteğini çektin, aşk yoluna düştün, öyleyse bir mürşide git” der. Dervişe yakındaki bir pirden söz ederek tarikata girmesini önerir. Ancak Derviş, kendisi için dünyada tek yol göstericinin aşk ve sevgili olduğunu söyleyerek bu öneriyi de geri çevirir. Kendisine gerçekten yardım etmek istiyorsa, boş ve gereksiz sözleri bırakıp sevgiliden yani Şehzadeden söz etmesini ister. Yaşlı kadın bunu işitince ona daha çok acır. Bunun çılgınlık olduğunu, Şehzade ile arasında, güneşle zerre arasında olduğu kadar büyük bir ayrım olduğunu ve isteğinin yerine getirilemez olduğunu söyler. Dervişe göre ise, seven için sevgiliyle arasında denklik önemli değildir. Seven sevgiliye kavuşmaktan başka bir şey düşünmez. Yaşlı kadın onun Şehzadeye delicesine tutulduğunu, bu durumda kendi sözlerinin ona etki etmeyeceğini anlar ve yanından ayrılır.
Daha sonra Derviş oyun alanında gûy ve çevgân ile karşılaşır, onlarla konuşur. İkisinin de gönlü kırıktır. Şehzadenin onlarla oynadığı sıradaki mutluluklarını anarak şimdi böyle terk edilmiş olmalarından yakınırlar. Derviş kendi durumuyla gûy ve çevgânın durumları arasında benzerlik bulur.
Derviş üzüntüyle çevreyi dolaşırken bu kez inleyen bir köpekle karşılaşır. Eskiden aslan gibi güçlü olan köpek şimdi feleğin elinden hasta ve dertli olmuştur. Derviş ona acır ve yardımına koşar.
Gün yavaş yavaş ağarmaya başlar. Derviş günün doğuşuna karşı artık bu sevgi ateşine dayanamayacağını, sevgilinin yüzünü bir kez daha görüp ölmek istediğini haykırır.
Güneş doğunca Şehzade uyanır. Yine giyinip askerleriyle birlikte oyun alanına gelir. Çevgân oynamaya başlar. Derviş hayranlıkla onu izlemektedir. Şehzade birden Dervişi görür ve tanır, gönlünü almak için daha istekli oynar. Dervişin perişanlığına acır ve topu ona atar. Kendisi de topun arkasından koşup yanına gelir. Derviş topu alıp Şehzadeye uzatır, sonra düşüp ölür. Çünkü bu verdiği top değil canıdır, aşkı da Tanrı aşkıdır. Böylece Tanrı’ya kavuşur. Şehzade onun öldüğünü görünce attan iner, gûy ve çevgânı atarak oyunu dağıtır. Derviş için tören yapılır.
Lamiî'nin eserinde ‘Ârifî’nin beyitleri genellikle Lâmî’nin yorumlarıyla yeni hayal ve benzetmelerle genişletilerek birkaç beyitte söylenmiştir. Dünya, hayat, felek, kadın, aşk vb. üzerine olan düşüncelere yer verilmiş, ara olaylar, yeni kahramanlar (Hurşid, köpek vb.) eklemiştir. Şehzade ve dervişin duygusal iletişimi, oyun alanı, gecenin gökyüzünde güneşi aramaya çıkan yıldızlarla tasviri, dervişin aşk ıstırabını çevresindeki insanların yanı sıra köpekle paylaşması, felekle söyleşmesi gibi Ârifî’de olmayan bölümlerle hikâyenin kurgusu daha sürükleyici, daha etkili duruma getirilmiştir. Yine Ârifî’de olmayan dervişin yaşlı kadınla “aşk” ıstırabı, sevgili ve vefa gibi konular üzerine karşılıklı konuşmaları, sevgi, sevgili üzerine görüşler, kadınların vefasızlığı üzerine görüşler, Lâmi’înin kendi döneminin filozofisinin yansımalarıdır. Kurgu dervişin ölümü ile sonuçlandıktan sonra Ârifî’de aşk üzerine görüşlerin yer aldığı bir bölüm gelir. Lâmiî’de ise böyle ayrı bir bölüm yoktur; aşk, âşık, sevgili üzerine görüşler olayların içine serpiştirilerek verilmiştir. Lâmiî’de hikâye dervişin ölümüyle doruk noktasında bitirilmiştir.
16. yüzyılın birinci yarısında klasik Osmanlıca ile yazılmış, Arapça ve Farsça hakimiyeti yüksek bir söz varlığı, sağlam bir beyit yapısı ve akıcı bir anlatım ile kendi döneminin profesyonel eserlerindendir. Sınırlı da olsa eskicil Türkçe kelimeler içermektedir.
Üç nüshası bulunan (Berlin Staatsbibliothek Ms. at. 3597 Bodleian Library Ms. Land OR. 181 Medine (Mektebetü’l-Melîk Abdü’l-azîz - Şehyülislam Ârif Hikmet Kitapları) 248/11) Gûy u Çevgân, Nuran Tezcan tarafından yayımlanmıştır (1994).
Şairin biyografisi için bk. "Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/lamii-celebi-mahmud-osman.
Eserden Örnekler
der-hâlet-i lutf-ı gûy-bâzî
şehzâde-i Çîn be-esb-i tâzi
bir gün yine Şâh-zâde-i Çîn
şîrin-harekat u husrev-âyîn
gördi ki seher olup cihân-sûz
şeb rahtını yakmış âteş-i rûz
'âlem yüzi sâf u sâde olmış
meydân-ı felek küşâde olmış
gerdûna güneş olup safâ-bahş
sahnında zemînün oynadur rahş
nûr idi meger felekde çevgân
topın güneşün kılurdı gerdân
Şeh-zâde görüp bu sûz u sâzı
emr eyledi yine gûy-bâzî
pîrâye düzüp saçını aya
geldi şeb ü rûz bir araya
gül gibi geyüp kabâ-yı dîbâc
gün gibi urundı zer-nişân tâc
açurdı der-i sarâyın ol dem
üzengüde kodı pâyın ol dem
mâh idi san âsumândan indi
bir rahş-ı hevâ-'inâna bindi
var idi şehün bir atı gül-reng
seyrânına çarh u mihr ü meh deng
bir kûh-ı girân velî sebük-hîz
su gibi revân u od gibi tîz
ferzîn-i felek-sıfat devende
yok kuvveti fîl ü gergedende
tâvûs-düm idi nâka-gerden
la'l idi teni yelisi zerden
gû gibi ser-i serîni hem-vâr
su gibi sebük-'inân u reh-vâr
zer idi licâm-ı la'l-fâmı
virmişdi 'inân eline kâmı
gark-ı arak olsa vakt-i meydân
san berk idi der-miyân-ı bârân
peykerde perî idi nice at
eylerdi revişde aklı şeh-mât
sıçrarsa keser sabâya râhı
sür'atde geçer sipihr ü mâhı
çün evce çıka sehâba benzer
düzde yel inişde âba benzer (Tezcan 1994: 141-142)
Kaynakça
Tezcan, Nuran (1994). Lāmiʿīs Gūy u Çevgān. Verzeichnis der orientalischen Handschriften in Deutsch¬land, Supplementband 35. Stuttgart.
Tezcan, Nuran (2016) “Medine’deki Gûy u Çevgân Yazmaları”. Divan Edebiyatına Yeniden Bakış. 241-263.
Tezcan, Nuran (2016) “Lâmiî’nin Gûy u Çevgân Mesnevisi”. Divan Edebiyatına Yeniden Bakış. 263- 293.
Tezcan, Nuran (2016) “Medine’deki Gûy u Çevgân Yazmaları”. Divan Edebiyatına Yeniden Bakış. 241-263.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | ŞEVÂHİDÜ'N-NÜBÜVVE (LÂMİ'Î ÇELEBİ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. Erdem Can Öztürk |
Görüntüle | ||
2 | FÜTÛHU'L-MÜCÂHİDÎN/NEFAHÂTÜ'L-ÜNS TERCÜMESİ (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Dr. Öğr. Üyesi Songül Karaca |
Görüntüle | ||
3 | VÎS Ü RÂMÎN/ VEYSE VÜ RÂMÎN (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. murat öztürk |
Görüntüle | ||
4 | HüSN Ü DİL (LÂMİ’Î ÇELEBİ ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle | ||
5 | MÜNÂZARA-İ BAHÂR U ŞİTÂ/ MÜNÂZARA-İ SULTÂN-I BAHÂR BÂ-ŞEHRİYÂR-I ŞİTÂ (LÂMİ'Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. Sadettin Eğri |
Görüntüle | ||
6 | ŞERH-İ DÎBÂCE-İ GÜLİSTÂN (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. Mehmet Nuri Çınarcı |
Görüntüle | ||
7 | MÜNŞE'ÂT-I LÂMİ’Î (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Prof. Dr. Hasan Ali ESİR |
Görüntüle | ||
8 | HALL-İ MU’AMMÂ-YI MÎR HÜSEYN / ŞERH-İ ESMÂ’-İ HÜSNÂ / MİR’ÂTÜ’L-ESMÂ / CÂM-I CİHÂN-NÜMÂ / TEFE’Ü’L-NÂME (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Araş. Gör. Songül Akboğa |
Görüntüle | ||
9 | RİSÂLE-İ ARÛZ (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î, Mahmûd b. Osmân | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
10 | MENÂKIB-I ÜVEYSÜ'L-KARÂNÎ (LÂMİ’Î ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Dr. Öğr. Üyesi Orhan KILIÇARSLAN |
Görüntüle | ||
11 | ʻİBRET-NÂME/ ʻİBRET-NÜMÂ (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osman | Dr. Öğr. Üyesi ATİYE NAZLI |
Görüntüle | ||
12 | HEFT PEYKER (LÂMİ’Î ÇELEBİ ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ |
Görüntüle | ||
13 | MEVLİDÜ'R-RESÛL (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. SÜLEYMAN EROĞLU |
Görüntüle | ||
14 | MAKTEL-İ İMAM HÜSEYİN/MAKTEL-İ ÂL-İ RESÛL (LÂMİ’Î ÇELEBİ) | Lâmi'î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
15 | SALÂMÂN U ABSÂL (LÂMİ'Î ÇELEBİ) | Lâmi’î Çelebi, Mahmûd b. Osmân | Doç. Dr. Erdoğan ULUDAĞ |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen |
Görüntüle | ||
17 | MÜNŞE’ÂT (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen |
Görüntüle | ||
18 | TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş |
Görüntüle | ||
19 | KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Doç. Dr. Himmet BÜKE |
Görüntüle | ||
20 | HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY |
Görüntüle | ||
21 | ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlisî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY |
Görüntüle | ||
22 | ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) | Mesîhî, Îsâ | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
23 | DÎVÂN (ŞÂMÎ) | Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
24 | HEFT PEYKER (ABDÎ) | Abdî | Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ |
Görüntüle | ||
25 | CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) | Abdî | Prof. Dr. Adnan Ince |
Görüntüle |