- Yazar Biyografisi (TEİS)
Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled - Madde Yazarı: Prof. Dr. Ziya AVŞAR
- Eser Yazılış Tarihi:?
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Farsça
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Divan
- Yayın Tarihi:11/03/2022
DÎVÂN (SULTÂN VELED)
şiirlerVeled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled (d. 25 Rebîülâhir 623/25 Nisan 1226 - ö. 10 Receb 712/11 Kasım 1312)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Mevlânâ’nın Sultân Veled adıyla tanınan büyük oğlu Bahâeddîn Muhammed Veled’in "Veled" mahlasıyla yazdığı şiirlerden meydana gelen eseri. 29 farklı aruz kalıbının kullanıldığı Sultân Veled Dîvânı’nda mürettep bir divanda bulunması gereken kaside, gazel, kıt’a, terci-bend, terkib-bend, musammat ve rubai gibi nazım şekilleri yer alır. Sultân Veled Dîvânı tedvin edilirken Mevlânâ’nın Dîvân-ı Kebîr’i örnek alınarak tanzim edildiği için, 29 aruz vezninin her bir kalıbıyla yazılan manzumeler bütünü, Mevlânâ’nın eserinde olduğu gibi, alfabetik bir sıraya göre yer alır. Bu duruma göre Sultân Veled Dîvânı’ndaki manzumelerin sıralaması kaside, gazel, kıt’a ve terciler biçiminde bir seyir izler. Dîvân’daki rubailer, diğer manzumelerden ayrı bir kısım halinde tertip edilmiştir (rubailer için bk. Uzluk 1941: 559-616; Değirmençay 1996).
Sultân Veled Dîvânı’nın içerik dökümü şu şekildedir: Farsça 826 gazel, 32 kaside, 9 kıt’a, 10 terci-bend ve terkib-bend, 23 musammat, 454 rubai. Farsça bu şiirlere ilave olarak Dîvân, Türkçe, Arapça şiirler ile Rumca beyitler de ihtiva eder. Buna göre eserdeki Arapça şiirler 62 beyitte 8 Arapça manzume ve 3 rubainin yanı sıra Farsça bir gazel içinde 3 beyit, ayrıca bir de Farsça-Arapça mülemma şiirden ibarettir. Türkçe şiirler ise 123 beyitte, 14 Türkçe manzume ile Farsça-Türkçe 13 beyitlik mülemma bir gazelden oluşmaktadır. Eserde yer alan Rumca beyitlerin sayısı ise 21’dir. Sultân Veled Dîvânı’nda bunların yanında Farsça-Türkçe, Farsça-Arapça ve Farsça-Rumca bir arada mülemma şiirlerin bulunması da dikkate değer bir muhteva özelliğidir. Dîvân’daki gazellerin içeriğine bakıldığı zaman, bunların büyük bir kısmının, Mevlânâ’nın gazellerine nazire olarak yazıldığı görülür. Eserin bu niteliğinden dolayı, Dîvân üzerinde inceleme yapan isimler, Mevlânâ’nın Dîvân-ı Kebîr’indeki şiirlerin daha iyi şekilde anlaşılması için Sultân Veled Dîvânı’nın göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri sürmüşlerdir (Uzluk 1941: 41-42). Eserde devrinin önde gelen devlet adamları için yazılan ve genellikle beyitlerin ilk harflerinin sıralanmasıyla hakkında yazılmış olduğu şahsın adını veren muvaşşah/akrostişli manzumeler, bugün itibarıyla birer tarih belgesi niteliği kazanmış olmalarından dolayı önemlidirler (Yazıcı 1997: 30).
Sultân Veled Dîvânı, içerdiği şiirlerin ifadesindeki kuruluk ve öğretici yönünün ağır basmasından dolayı, bir edebî metinden ziyade bir fikrî metni andırır. Babası Mevlânâ’nın Dîvân-ı Kebîr’indeki derin, coşkulu, el değmemiş hayal ve fikirlerle dolu şiirlere mukabil, Sultân Veled’in şiirleri, düz bir satıhta bıkıp usanmadan aynı temalar etrafında dönüp durur. Ancak onun şiirlerinde ısrarla muhafaza edilen bu yön, büyük bir kısmının babasının gazellerine nazire olarak yazılmış olmasından dolayı, Dîvân-ı Kebîr’deki bazı muğlak noktaların daha iyi anlaşılması için bir tür açıklayıcı metin işlevi görür. Öyle ki Mevlânâ’nın üslup ve duyuş özelliklerinden dolayı hayal, fikir ve coşkunun birbirinin üzerini örterek girift hale getirdiği bazı şiirlerinin anlamını, Sultân Veled’in gösterişsiz, sade ve dingin üslubunun verileri arasından kavramak mümkündür. Bu itibarla Dîvân’daki şiirlerin büyük bir kısmını, Dîvân-ı Kebîr’in bazı kapalı kapılarını açan birer anahtar olarak değerlendirmek yanıltıcı olmaz.
Sultân Veled Dîvânı’ndaki medhiye ve mersiye niteliğindeki şiirler istisna tutulursa eserdeki bütün şiirler, tasavvufî ve öğretici mahiyette olup öğüt ve ibret yönü ağır basan şiirledir. Onun manzumelerinde ağır basan bu ibret vurgusu, okuyucunun ibret gözünü açmaktan çok, gözünün önündekilerden ibret alması yönünde bir fikir boyutu taşır. Bu üslup özelliğinden dolayı, Dîvân’daki gazel ve rubailer, yalın, açık ve sade bir anlatımla kaleme alındıkları için, anlaşılma sorunu taşımazlar.
Sultân Veled’in Dîvân’ı, Veled Çelebi’nin kaleme aldığı bir takriz ve Feridun Nafiz Uzluk’un eser hakkındaki değerlendirmelerini içeren mukaddimeyle birlikte yayımlanmıştır (Uzluk 1941). Eser, tarafından İran'da da basılmıştır (Asgar-i Rabbanî 1338). Sultân Veled’in Türkçe şiirleri Veled Çelebi tarafından Arap harfleriyle (1341), Mecdut Mansuroğlu da Latin harfleriyle neşredilmiştir (1958). Şairin rubaileri üzerine de bir çalışma yapılmıştır (Değirmençay 1996). Arapça şiirleri ise Veyis Değirmençay tarafından Türkçeye çevrilmiştir (1997).
Şairin biyografisi için bk."Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/veled-sultan-veled-bahaeddin-muhammed
Eserden Örnekler
Gazel
Bu cihândan kim çıkarsa bizi ol bile ki nevüz
Yolumuza kim girerse bile kuş gibi uçavuz
Bile elümüz dutavuz bu agır yolı kesevüz
Kişinün ki gözi görmez dutavuz gözin açavuz
Yiri koyuban gidevüz bu halâyıkı koyavuz
Îsînin yolın dutavuz yokaru göge agavuz
Yolumuzı kim urursa ileyümüze durursa
Duravuz çalış kılavuz dartavuz kılıç uravuz
Karanu süsi ki durur yolumuzda bizi urur
Duravuz nûrun süsiyle karanu süsin sıyavuz
Karanu süsin sıyavuz sümüz ile hoş varavuz
Karanu ile girerken köylerin şarın yıkavuz
Oları ki biz kıravuz girü canların virevüz
Ol ili ki biz yıkavuz girü anı biz yapavuz
Kişinün ki gözi görür bize cân virürken aydur
Ne ki bu yola virevüz yüz anın bigi alavuz
Yorı i Veled ki süçü Tenriden içevüz
Çayır u çümen içinde ayumuz yüzin görevüz
Gazel
Sinün evün bu gice nûr dutdı
Anunçün kim içinde ay düşdi
Karanu kalmaya anda ki bu ay
Karanuyı nûr ile daşra yitdi
Ev aydından tolıçak bellü olur
Kim ogrı evde kaldı yoksa gitdi
Ev aydından bu giçe eyle toldı
Kişi göden degüldi vardı yitdi
Ne yagmurdur ki yagdı cân üzerne
Ki cândan bin gülef bin bâg bitdi
Ne gevher oldı bu bir tamla cânum
Ki yüz bin deniz ana girdi batdı
Bana sorma niçün esrük olur sen
Bunı gör sen ne süçü ne bini dutdı
Acâ’ibe kalurvan ol Çelepden
İki cânı nite bir birne katdı
İki ya kaşlarundan bir soraydum
Kara gözün bana ne oklar atdı
Yüregümde ne datlu ışkun odı
Yüregüm od bigi yandıydı dütdi (Mansuroğlu 1958: 36, 41-42)
Kaynakça
Asgar-i Rabbanî (1338). Dîvân-ı Sultan Veled. Tahran.
Değirmençay, Veyis (1996). Sultan Veled, Rubailer. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay.
Değirmençay, Veyis (1997). Sultan Veled'in Arapça Şiirleri. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Yay.
Uzluk, Feridun Nafiz (1941). Dîvân-ı Sultan Veled. İstanbul: Uzluk Basımevi.
Yazıcı, Tahsin (1979). “Sultan Veled”. İslâm Ansiklopedisi. C. XI. İstanbul: MEB Yay. 28-32.
Mansuroğlu, Mecdut (1958). Sultan Veled’in Türkçe Manzumeleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Veled Çelebi (1341). Dîvân-ı Türkî-i Sultân Veled. (Musahhih: Kilisli Muallim Rıfat). İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | [İBTİDÂ-NÂME / VELED-NÂME / MESNEVÎ-İ VELEDÎ] (VELED) | Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled | Prof. Dr. Ziya AVŞAR |
Görüntüle | ||
2 | REBÂB-NÂME (SULTÂN VELED) | Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled | Prof. Dr. Ziya AVŞAR |
Görüntüle | ||
3 | [İNTİHÂ-NÂME / MESNEVÎ] (SULTÂN VELED) | Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled | Prof. Dr. Ziya AVŞAR |
Görüntüle | ||
4 | MA’ÂRİF (SULTÂN VELED) | Veled, Sultân Veled, Bahâeddîn Muhammed Veled | Prof. Dr. Ziya AVŞAR |
Görüntüle | ||
5 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
6 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
7 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
8 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
9 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
10 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
11 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
13 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
14 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |