- Yazar Biyografisi (TEİS)
Şeyyâd Hamza - Madde Yazarı: Prof. Dr. Müjgân Çakır
Prof. Dr. Hanife KONCU - Eser Yazılış Tarihi:?
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Bilinmiyor
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:11/01/2023
DÂSİTÂN-I NEMRÛD ALEYHİ'L-LA'NE VE İBRÂHÎM ALEYHİ'S-SELÂM (ŞEYYÂD HAMZA)
Hz. İbrâhîm kıssası konulu manzumeŞeyyâd Hamza (d. ? - ö. 749/1348’dan sonra)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Şeyyâd Hamza'ya ait Hz. İbrâhîm'in başından geçenleri hikâye eden mesnevi. Tespit edilebilen tek nüshası Bulgaristan Milli Kütüphanesi, nu. OR. 108'de kayıtlı yazmanın 78a-90a sayfaları arasında yer almaktadır. Metin toplamda 389 beyittir ve aruzun “fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün” kalıbıyla yazılmıştır. Şairin adı 386. beyitte "Şeyyâd Hamza ben dahı mücrim kula / Ümîzüm var kim Çalab rahmet kıla" şeklinde kaydedilmiştir.
Şeyyâd Hamza eserine Allah’ın adını zikrederek başlar, peygamber için salavat istedikten sonra 8. beyit itibariyle hikâyeyi anlatmaya geçer. Buna göre küfrün âlemi tutuğu zamanlarda halkı Nemrûd yönetmektedir. Nemrûd dünyanın kendisinin olduğunu söyleyip tanrılık davasında bulunmaktadır. Bir gün halkın içinden biri, etrafındakileri Nemrûd'a gidip gökyüzünden şikayet etme hususunda ikna eder. Nemrûd halkın sözlerini işitince, göğe çıkıp gök tanrısını öldüreceği sözünü verir. Şeytanın yönlendirmesiyle akbabaların bağlandığı bir düzenek yapar ve puthaneden bir keşişi de yanına alarak gökyüzüne çıkar. Keşiş uyuduğu sırada Allah’a kendisine yardımcı olması için yalvarır, duası kabul olunur. Allah Cebrâil’i denizden bir balık almaya gönderir, melek balığı Nemrûd’un attığı oka tutar, balık vurulur. Nemrûd ve yanındaki keşiş kanı görünce gök tanrısının öldüğünü zannedip yeryüzüne geri dönerler. Nemrûd, 1700 yaşına gelmesine rağmen hiç hastalanmaz, saltanatı da zenginleşir. Bir gün tahtında otururken vezirleri ona doğacak bir erkek çocuğun onun saltanatına son verip putları yakacağını söylerler. Bunu duyan Nemrûd doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesi emrini verir. Nemrûd’un Âzer/Târîh isimli bir put yontucusu vardır. Âzer'in hanımı çocukları Hz. İbrâhîm'i bir mağarada doğurur, on yedi ay boyunca bebeği mağarada emzirir. Hz. İbrâhîm büyür ve annesine yaratıcı hakkında sorular sormaya başlar. Annesi ona Nemrûd’un tanrı olduğunu söyler, Hz. İbrâhîm ise mağaradan çıkıp yaratıcıyı arar. Yıldızlara, aya ve güneşe bakıp bunların tanrı olmadığını anlar. Annesi mağaraya gelip Hz. İbrâhîm’in büyüdüğünü görünce onu eve getirir. Bir gün babası ona pazarda satmak üzere putlar verir, ama İbrâhîm bunların koluna ip takıp, kırar ve yakar. Bunu gören pazar halkı Hz. İbrâhîm’e saldırır. Halkın şehirde olmadığı bir gün Hz. İbrâhîm puthaneye gidip baltayla biri hariç bütün putları kırar. Baltayı da büyük put Lat’ın boynuna asar. Halk dönünce Hz. İbrâhîm’i yakalayıp Nemrûd’un önüne çıkarır. Onu sorguya çekip ateşte yakmaya karar verirler. Çok büyük bir ateş yakılır, fakat halk Hz. İbrâhîm’i içine nasıl atacaklarını bilemezler. Bu esnada şeytan gelip onlara cehennemde gördüğü mancınığın nasıl yapıldığını anlatır. Onlar da yaptıkları mancınıkla İbrâhîm'i ateşe atarlar. Havada bulunduğu sırada Cebrâil gelip onu yakalamak ister. Ama peygamber onu ve dört meleği reddedince aradaki perdeler kalkar, Hz. İbrâhîm istediği gibi Allah’la karşı karşıya gelir. Allah ateşe peygamberi yakmamasını emreder. Hz. İbrâhîm’in düştüğü yerde bir pınar çıkar, etrafta erguvanlar ve çeşitli çiçekler biter, kuşlar ötmeye başlar. Bu sefer halk Hz. İbrâhîm’e büyük taşlar atarlar. Taşlar havada gülsuyuna dönüşüp peygamberin üzerine saçılır. Bu gibi mucizeleri gören halkın bir kısmı imana gelir. Sonunda bir sinek Allah’ın emriyle Nemrûd’un burnuna girer, kulları başına tokmakla vurmasına rağmen Nemrûd azab içinde kalarak helâk olur. Şair 378. beyitten sonra nasihat faslına geçer, kendi zamanında da Nemrûd gibi kibirli insanların olduğunu anlatır. Kendisi için dua edene Allah’ın rahmet etmesini dileyerek eserini tamamlar.
Eski Anadolu Türkçesi dil malzemesi açısından önem arz eden eserin bilinen tek nüshasında birçok yerde imla ve vezin problemlerine rastlanılmaktadır.
Şeyyâd Hamza'nın bu mesnevîsi Müjgân Çakır ve Hanife Koncu tarafından bir makaleyle yayımlanmıştır (2022).
Şairin biyografisi için bkz. "Şeyyâd Hamza". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/seyyad-hamza
Eserden Örnekler
Dâsitân-ı Nemrûd Aleyhi’l-la‘ne ve İbrâhîm Aleyhi’s-selâm'dan
Nemrûd’un bir pîşe-kârı var idi
Put-hânede putların yonar idi
Târîh idi put yonucınun adı
Pîşeyiçün halk ana Âzer [d]idi
Oglı kızı yog idi ol Âzer’ün
Tanrıyıla eyleyügör bâzârun
Âzer eydür avratına n’oladı
Bize dahı bir ogul olayıdı
Avrat eydür tanrıya genez durur
Cümle çok anun katında az durur
Âzer ol gice yatur avrat ile
Avrat oglana kalur kudret ile
Ala Âzer avratını gizledi
Oglı vücûda gelince gözledi
Didi avrat dogururken oglanı
Olmasın [hîç] kimse işide anı
Güç ile duta elümüz düzele
Tâ ölince ol bize bir sag ola
Şehr ucında bir magâra var durur
Oglanunı gice var anda togur
Key sakın konşularından duymasun
Danla vargıl kimse sana uymasun
Vardı Âzer avratı magâraya
İbrâhîm’i togurur bir araya
İbrâhîm ol dem magârada togar
Sanasın ol magâraya nûr yagar
Bir sûretde ayun on dördi bigi
Ansuzın görenlerün gider ögi
Bilini bagırdag ile bagladı
Anası anı göricek agladı
Aldı subh olınca emzürdi anı
İrte oldı kodı gitdi agladı
Gider illâ gözleri yaşı akar
Girü döner ol magâraya bakar
Gör[di] magâra kapusı çün açuk
Eydür iyvây n’ideyin kapusı yok
Kudret ile bir kaya tagdan kopar
Ol magâra kapusın ol dem kapar
Çün magâra kapusına taş gelür
Allâh’a ferişteler baş indürür
Anası anı göricek şükr ider
Vir salavât ideyüm ger ne ider (Çakır ve Koncu, 2022: 496-497)
Kaynakça
Akar, Metin (1987). “Şeyyâd Hamza Hakkında Yeni Bilgiler”. Marmara Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırmaları Dergisi, (2): 1-14+resimler.
Çakır, Müjgân ve Hanife Koncu (2022). "Şeyyâd Hamza'nın Yeni Bir Eseri Üzerine: Dâsitân-ı Nemrûd Aleyhi’l-la‘ne ve İbrâhîm Aleyhi’s-selâm". Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, (29): 478-515.
Tavukçu, Orhan Kemal (2009). “Klasik Edebiyatta Hamse Geleneği ve Şeyyâd Hamza”. Turkish Studies, 4 (7): 593-602.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | YÛSUF U ZELÎHA / DESTÂN-I YÛSUF ALEYHİSSELÂM VE HAZÂ AHSENİ’L-KASÂSİ’L-MÜBÂREK (ŞEYYÂD HAMZA) | Şeyyâd Hamza | Prof. Dr. Ayşe YILDIZ |
Görüntüle | ||
2 | AHVÂL-İ KIYÂMET (ŞEYYÂD HAMZA) | Şeyyâd Hamza | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
3 | Mİ'RÂC-NÂME (ŞEYYÂD HAMZA) | Şeyyâd Hamza | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
4 | VEFÂT-I HAZRET-İ MUHAMMED ALEYHİ'S-SELÂM (ŞEYYÂD HAMZA) | Şeyyâd Hamza | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
5 | DÂSTÂN-I SULTÂN MAHMÛD (ŞEYYÂD HAMZA) | Şeyyâd Hamza | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
6 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
7 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
8 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
9 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
10 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
11 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
13 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
14 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
15 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |