- Yazar Biyografisi (TEİS)
Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır - Madde Yazarı: Prof. Dr. Adnan Ince
- Eser Yazılış Tarihi:?
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:20/12/2021
CEMŞÎD Ü HURŞÎD (AHMEDÎ)
âşıkane mesneviAhmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır (d. 735/1334-35 ? - ö. 812/1410’den sonra)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Ahmedî'nin çift kahramanlı aşk hikâyelerinden biri olan mesnevisi. Cemşîd ü Hurşîd, ilk olarak İran edebiyatında Selmân-ı Sâvecî tarafından 763/1361 yılında yazılmıştır. Aruzun mefâ’îlün mefâ’îlün fa’ûlün kalıbının kullanıldığı bu eser Nuruosmaniye Kütüphanesindeki yazmaya göre 2968 beyittir (İnce 1989: 111). Klasik mesnevilerdeki tertibin görüldüğü eserin başında münacat, tevhid, na’t, miraciye ve medhiyeler vardır. Hikâye içinde 48 gazel, 19 rubai, 14 kıt’a bulunmaktadır. Cemşîd ü Hurşîd, Klasik Türk edebiyatında ilk kez Ahmedî tarafından Selmân’dan tercüme edilerek 806/1403 yılında tamamlanmıştır. Nihat Sami Banarlı’nın tespitine göre Ahmedî eseri Emir Süleymân’ın isteği üzerine yazmış ve ona sunmuş, daha sonra 813/1411’te Emir Süleymân’ın ölümü üzerine I. Mehmed’e takdim etmiştir (Banarlı 1936: 137-141). Cemşîd ü Hurşîd daha sonra Cem Sultân (İnce 2000), Abdî ve Hubbî tarafından da tercüme edilmiştir. Ancak bu eserlerin tümü tam bir tercüme olmaktan ötedir. Beyit sayıları hemen hemen Selmân’ın eserinin iki katına yakındır, dolayısıyla bunlara genişletilmiş telif-tercüme demek uygun olacaktır.
Cemşîd ü Hurşîd'i Selmân’ın kullandığı aruz kalıbıyla yazan Ahmedî, diğer nazım şekillerinde ise farklı kalıplar kullanmıştır. Metin 4745 beyitten oluşmaktadır. Ancak Mehmet Akalın'ın yayımladığı çalışmada üç yerde (s. 260, 355, 404) atlama yapılmış ve beyit sayısı sehven 4798’e çıkmıştır (1975: 413). Eserde asıl hikâyeden önce münacat, tevhid, na't ve Sultan I. Mehmed için medhiyeler ve aşk konulu manzumeler vardır. Ayrıca hikâye kısmında 71 gazel, beşer bendli 2 musammat, ikisi Türkçe, üçü Arapça 5 kıt’a, 5 nazm, eserin sonlarına doğru “Bahr-i Hafif” başlığıyla mesnevi vezninden farklı fakat mesnevi kafiyeli, bir beyti Farsça iki beyitlik bir manzume yer almaktadır (Akalın 1975: 374). Nüshada şiir başlıklarında bir takım karışıklıklar göze çarpmaktadır. “Şi'r” ve “kıt’a” terimleri genel bir adlandırma olarak, özellikle başlıklarda “gazel” ve “nazm” için kullanılmaktadır.
Cemşîd ü Hurşîd’in konusu kısaca şöyledir: Adaletiyle ünlü Çin hakanı Fağfûr Şâh’ın şehzadesi Cemşîd, rüyasında güzel bir kız görerek âşık olur. Bütün ülkede bu kızı ararlarsa da bulamazlar. Çin ülkesinde Mihrâb adlı pek çok ülke gezmiş, hünerli, hem tacir hem ressam bir bilge kişi vardır; gezdiği yerlerde gördüğü güzellerin resimlerini yapmıştır. Cemşîd, Mihrâb’ı çağırtır, gördüğü güzelleri sorar. Mihrâb, şimdiye dek gördüğü en güzel kızın Rum kayserinin kızı Hurşîd olduğunu, kendisinde onun ipek üzerine yaptığı bir resmi bulunduğunu bildirerek onu Cemşîd’e gösterir. Cemşîd resmi görünce rüyasına giren güzelin bu kız olduğunu söyler, rüyasını anlatır, kendisini sevdiğine götürmesini rica eder. Mihrâb yolun uzun ve tehlikelerle dolu olduğunu belirtirse de Cemşîd ikna olmaz. Annesi Hümâyûn ve babası Fağfûr Şâh’ın bütün itirazlarına rağmen ısrarla gitmek istediğini belirtir ve zorla da olsa izinlerini alıp Mihrâb ile birlikte hakanın hazırladığı hediyelerle ve seçme askerlerden oluşan on bin kişilik bir kafile ile yola çıkarlar. Cemşîd, karşılarına çıkan iki yoldan Rum’a giden bir yıl süren güvenli yolu değil, üç ay süren tehlikelerle dolu olanı seçer. Bu yolda periler diyarından geçerler, onlarla iyi ilişkiler kurarak yardımlarını ve desteklerini alırlar. Yollarına devam ederken Cemşîd karşılarına çıkan bir ejderha ile savaşır onu öldürür. Yolları bir devin yaşadığı duvarları çelikten olan bir şehre düşer, bu devle de savaşarak onu öldürür, devin askerleri kaçarlar. Nihayet Rum sahiline varırlar fakat Kayser’in şehrine ulaşmak için denizi geçmek gerekmektedir. Gemiler temin ederek denize açılırlar. Karanlık bir gecede çıkan fırtınada Cemşîd’in gemisi parçalanır; deniz, onu ıssız bir adaya atar. Bu adadaki yiyeceklerle karnını doyurur, etrafını saran vahşi hayvanların arasından, daha önce yolda karşılaşıp dost olduğu perilerin sayesinde kurtulur. Nihayet Kayser’in sarayına ulaşır. Orada denizden sağ salim kurtulan adamlarıyla karşılaşır. Cemşîd, Mihrâb’ın da yardımlarıyla Rum kayserinin sarayına girerek kendini kabul ettirir. Hurşîd ile buluşup eğlenirler. Bu arada Hurşîd’i isteyen Şam hükümdarının oğlu ile yarışır ve onun ordusunu da mağlup ederek çeşitli maceralardan sonra Hurşîd ile evlenerek Çin’e dönerler. Annesi ve babası onlara Çin ve Hıta’nın tacını tahtını bırakırlar.
Mesnevide olaylar gerçek, geniş bir coğrafyada geçer; yer yer mekân tasvirleri yapılsa da zamana ve mekâna bir masal atmosferi hâkimdir, bu özellikleriyle bir ortaçağ masalıdır. Bu eserde işlenen tema aşk ve ayrılıktır. Eser, kendisiyle aynı grupta yer alan diğer mesnevilerle kişiler, olaylar, zaman ve mekân, motifler açısından ortak özellikler gösterir (Ünver 1986: 456-7). Ahmedî, hikâye kişilerinin birer “rumuz” olduğunu, çeşitli tasavvufi kavramları temsil ettiğini belirtir (Akalın 1975: 403-407). Banarlı da mesneviyi değerlendirirken bu özelliğe dikkat çeker. Hikâyedeki karakterlerin ve olayların daha önce yazılmış benzer mesnevilerde de bulunduğunu; bunların Köroğlu destanı, Dede Korkut hikâyeleri ile benzer tarafları olduğunu belirtir. Ancak ihtiyatla bu konunun “daha evvel İran edebiyatında yazılıp yazılmadığını esaslı bir surette araştırmak ve Ahmedî’nin bu eserine ait hükümleri bu neticeye göre tespit etmek daha doğrudur” der (Banarlı 1936: 156-158). Aslında bu konuyu ilk işleyen Selmân-ı Sâvecî’nin de daha önce yazılan mesnevilerden etkilenmiş olduğunu, hatta halk ve aydın zümre arasında sözlü ve yazılı kaynaklardan, Şeh-nâme sahibi Firdevsî’nin yararlandığı halk hikâyelerinden de yararlandığını söylemek yanlış olmaz (İnce 1989: 110). Ahmedî’nin Cemşîd ü Hurşîd’i Anadolu Türkçesi edebiyatının dil açısından en eski ve en değerli eserlerinden biridir ve bu mesnevinin de edebiyatımızdaki en başarılı tercümesidir.
Cemşîd ü Hurşîd’in belirlenen tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, 921 numarada kayıtlıdır (Banarlı 1936: 101). Mehmet Akalın bu nüshaya dayanarak eserin transkripsiyonlu metnini kurmuş ve gramer incelemesini yapmıştır. Akalın’ın bu çalışmasının bir tenkidi de yapılmıştır (Ünver 1977: 171-180).
Ahmedî’nin biyografisi için bk. “Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ahmedi-taceddin-ibrahim-bin-hizir
Eserden Örnekler
Matla’-ı Dâstân
Habar virdi sahun-dân u kühen-zâd
Ki_öninde var durur çok dâstân yâd
Var-ıdı Çin’de bir sultân-ı dânâ
Kim ol-ıdı kamu işde tuvânâ
Hak’un halkına dâyim dâd iderdi
Cihânı adl-ıla âbâd iderdi
...
Cihânda_ol resm-ile itmiş-idi dâd
Ki olmışdı memâlik cennet-âbâd
Koyuna olmış-ıdı gürg dem-sâz
İdemez-idi dürrâce sitem bâz
Olurdı_arslan-ıla bir yirde âhû
Ukâb u sunkur-ıla_uçardı tîhû
Çog-ıdı leşgeri vü mülki ma’mûr
Dir-idi halk ana Şâh Fagfûr
Bir oglı var-ıdı_anun adı Cemşîd
Ki ana âşık-ıdı mâh u hurşîd
Cihânun tâze vü nev-şehriyarı
Ferîdûn u Sikender yâdigârı
Gazel-i Matrûhu’l-Elif
Zülfün düşürdi hayrete müşg-ile anberi
Kaddun bırakdı haclete serv ü sanavberi
Gonca durur lebün ü yüzün gülşen-i behişt
Hattun benefşedür ü gözün nerges-i tarî
Ger zinde kıla mürdei hergiz acab degül
La’l-i lebün ki sokdı yire ayn-ı kevseri
Saldı kemend-i bende saçun akdı sünbüli
Halka-be-gûş kıldı dişün akd-ı gevheri
Zî hûb bahtı vardur u şîrîn ma’îşeti
Kimün ki var senün gibi bir şûh dil-beri (Akalın 1975: 80, 372)
Kaynakça
Akalın, Mehmet (1975). Ahmedî Cemşîd ü Hurşîd, İnceleme-Metin. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yay.
Banarlı, Nihat Sami (1936). “Ahmedî’nin Cemşîd ü Hurşîd’i”. Türkiyat Mecmuası, VI: 136-159.
İnce, Adnan (1989). “Cemşîd ü Hurşîd Mesnevîleri”. Fırat Üniversitesi Dergisi, 3 (2): 109-139.
İnce, Adnan (2000). Cem Sultan Cemşîd ü Hurşîd. Ankara: TDK Yay.
Meredith-Owens, G.M. (1971). Meşâ’irü’ş-Şu’arâ or Tezkere of Âşık Çelebi. London.
Türk Ansiklopedisi (1946). “Hubbî Ayşe”. C. 33. Ankara: MEB Yay.
Ünver, İsmail (1977). “Ahmedî’nin Cemşîd ü Hurşîd Mesnevisi Üzerine”. Türkoloji Dergisi, VII (1): 171-180.
Ünver, İsmail (1986). “ Mesnevî”. Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı II ( Divan Şiiri), (415-416-417): 430-563.
Yâsemî, Reşîd ( yty.). Külliyât-ı Hâce Cemâlü’d-dîn Selmân-ı Sâvecî. Tehrân.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DÎVÂN (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Araş. Gör. Fatih UĞUR |
Görüntüle | ||
2 | İSKENDER-NÂME (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Doç. Dr. İsmail AVCI |
Görüntüle | ||
3 | TERVÎHÜ’L-ERVÂH (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Araş. Gör. Fatih UĞUR |
Görüntüle | ||
4 | MİRKÂTÜ'L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
5 | MÎZÂNÜ’L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
6 | Mİ’YÂRÜ’L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
7 | BEDÂYݑܒS-SİHR FÎ SANÂYݑݒŞ-Şİ’R (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
8 | KASÎDE-İ SARSARÎ ŞERHİ (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz |
Görüntüle | ||
9 | HAYRETÜ’L-UKALÂ (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz |
Görüntüle | ||
10 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
11 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
12 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
13 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
14 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
15 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
17 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
18 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
19 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |