- Yazar Biyografisi (TEİS)
Zafer Hanım / Âdile Zafir Hanım - Madde Yazarı: Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
- Eser Yazılış Tarihi:1877
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Roman
- Yayın Tarihi:16/04/2022
AŞK-I VATAN (ZAFER HANIM)
romanZafer Hanım / Âdile Zafir Hanım (d. ?- ö. 1911 ?)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Zafer Hanım'ın romanı. 1294/1877’de kitap olarak yayımlanan Aşk-ı Vatan, Türk edebiyatında bir kadın yazarın açık adıyla yayımlanmış ilk romandır. Meşahirünnisa’ya göre basılışından itibaren bir kadının yazdığı ilk roman olarak kabul görmüştür (1880: 428). Kapakta “Merhum Kabulî Paşa’nın haremi Zafer Hanım…” imzasını kullanan yazar, Fatma Aliye’den 15 yıl önce eserini kendi adıyla yayımlayarak edebiyat tarihinin ilkleri arasına girer. Aşk-ı Vatan “Esman-ı hâsılası mecruhîn-i askeriyeye ait olacaktır,” notuyla yayımlanır. Kapaktaki bilgiyi, “İfade-i Hâl”inde genişleten Zafer Hanım, kadın oluşu sebebiyle cephedeki vatan mücadelesine katılamayışının üzüntüsünü dile getirir ve eserinin gelirini bu duygularının ifadesi olmak üzere orduya bağışlar.
Romanın adıyla “İfade-i Hâl”i arasında kurulan bu anlam birliği, iç hikâyede de sürer. Laz Ahmet Paşa’nın evindeki esir kızlardan olan Gülbeyaz, anadiline bağlı kalır ve önüne konulan serveti iterek vatanı İspanya’ya gitmek üzere kaçar. Aşk-ı Vatan, vatan uğrunda yapılan savaşa katılamayan kadınların duygularını anlatmak ve okuyucuda millî meselelere yönelik hassasiyet uyandırmak üzere kaleme alınmıştır. Roman, bu haliyle oryantalist metinlerdeki Osmanlı kadını imgesinin dışına çıkar, sosyal sorumluluk duygusu gelişmiş ‘yeni kadın’ı örnekler. İlk bakışta, bir kadın tarafından yazılmış ve ev içi kadın maceralarını anlatır gibi görünen eser, Namık Kemal’in tesirlerini yansıtır ve milliyetçilik hareketlerinde kadının konumlandırılmasına yönelik bir söylem alanı oluşturur. Aşk-ı Vatan’ın kurgusu, klasik şark anlatılarına benzemektedir. Roman, dış/çerçeve hikâyeden sonra “Hikâye-i sergüzeşt” ve “Kısm-ı sâni” olarak iki ana bölümden oluşur. Herhangi bir başlık taşımayan dışhikâye, içine birden fazla hikâyenin yerleştirildiği bir tür üst kurmacadır. Bu bölümde bir kadın olduğu anlaşılan ve yazarla birleşen anlatıcı, içhikâyelerin kendisine gelişini anlatır. Buna göre anlatıcı, bir kadınlararası akşam eğlencesinde, yıllardır sakladığı hikâyesini kendisiyle paylaşmak isteyen Refia ile tanışır ve yalısına davet eder. Refia önce Endülüs’te bir yürüyüş sırasında esirciler tarafından kaçırılışından başlayarak kendi hikâyesinden söz eder. Ancak asıl anlatmak istediği, bir başka esir kızın -aynı zamanda vatandaşı- Gülbeyaz’ın hikâyesidir. Romanın içhikâyesi asıl adı Olga Loranza olan Gülbeyaz’ın hikâyesidir. Aslında Refia gibi Gülbeyaz da bir anlatıcıdır ve romana Marya’nın hikâyesini getirir. Refia’nın Gülbeyaz’ı, Gülbeyaz’ın da Marya’yı anlattığı romanda çerçeve hikâye, birbirinin içine yerleştirilmiş hikâyeleri kuşatır.
Bu haliyle farklı bir anlatıcı stratejisi olan Aşk-ı Vatan’da biri çerçeve hikâyede, diğerleri iç hikâyede yer alan farklı anlatıcılar, yaşadıkları ya da tanık oldukları olayları aktardıklarını belirterek eserin gerçeklik duygusunu güçlendirirler. Aşk-ı Vatan’ın içhikâyesinde, kızı Olga Lorenza’nın arkadaşı Marya ile evlenmek isteyen bunun için de çevresindeki insanların hayatları üzerinde tasarruflarda bulunan zengin ve yaşlı babanın yol açtığı aile faciası anlatılır. İçhikâyedeki olaylar, İstanbul Boğazı’ndaki bir yalı olan ana mekânı, İspanya’ya uzatır. Gülbeyaz’ın unutamadığı İspanya, İstanbul’da kadınlararası bir anlatı bağlamında gelişen romanın mekânını genişletir.
Romanın zamanı, dış hikâyede 1284/1868 baharıdır. Ancak içhikâyede Refia’nın ve Gülbeyaz’ın anlattıklarıyla zaman 19. yüzyılın başlarına gider. Yazanın, anlatanın ve anlatılanların kadın olduğu Aşk-ı Vatan, dönemin esir kız anlatılarına ve evlilikte eş seçme sorunsalına bağlanabilir. Fakat, vatan özlemi ve anadile bağlılık duygusu, esir kızlar ve sevdiğiyle evlendirilmeyen gençlerin dramatik anlatısını gölgede bırakır. Bir kadın romanı olan Aşk-ı Vatan’la kadınların sosyal duyarlık taşımadıkları kanaatinin tersine insan hakları, hürriyet ve vatan temalarının kadınların duyarlık alanı içinde olduğu gösterilir. Romanın Osmanlı Rus savaşına isabet eden yayın tarihi de bu anlam alanını pekiştirir.
Aşk-ı Vatan, yayımlandığı andan itibaren yazarına ‘ilk kadın yazar’ sıfatını getirmiş, fakat sonraki yıllarda bu sıfat Fatma Aliye Hanım için kullanılır olmuştur. Bunun ilk sebebi, Zafer Hanım’ın tek eser yazması ve edebî süreklilik gösterememesidir. Diğer sebep, Aşk-ı Vatan’ın İspanya’ya uzanan olay örgüsü ve kahramanların yerli olmayışlarına dayandırılan tercüme ya da uyarlama olması ihtimalidir. Ancak yazarın İspanya’yı esere taşıma ihtimalini düşündüren aile geçmişi, özgün anlatı olma olasılığını güçlendirmektedir. Buna göre Aşk-ı Vatan'a etkilenmeleri olan ve yazarın İspanya tecrübesi taşıyan geniş aile geçmişine ait hatıraların, kadınlar arasındaki paylaşımlarının anlatısal yansımaları olarak bakmak daha doğrudur. Zafer Hanım Aşk-ı Vatan’da devri için yepyeni bir tür olan romanı örneklerken edebiyat geleneğini sorgulamış ve onu iki boyutta aşmıştır. Bunlardan ilki, bir kadın olarak önce roman yazması ve kadın olduğunu gizlemeden yayımlamasıdır. İkincisi, kurgusal bir dönüştürme deneyimi gerçekleştirmesidir. Yazar, Binbir Gece Masalları’ndan ödünçlediği bir kurgu sistemini kullanarak mevcut edebiyat geleneğini tekrarlar gibi görünürse de denediği anlatıcı stratejisi ve yaşanmışlık vurgulamasıyla bu kurguyu dönüştürmüştür. Bu bağlamda Aşk-ı Vatan'ı edebiyat geleneğini yenileyerek sürdüren bir telif roman olarak değerlendirmek gerekir.
Yazarın biyografisi için bk. "Zafer Hanım". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/zafer-hanim
Eserden Örnekler
“İfade-i hâl Şu aralık vatan ve milletimizin aleyhine olarak zuhur eden seylab-ı belanın önüne bir sedd-i hâil olmak ve bu uğurda fedâ-yı can etmek fikr-i mukaddesiyle mader-i vatanın âguş-ı şefkâtinde terbiye edip bu gün için yetiştirmiş olduğu genç ve pîr evladının her taraftan sular gibi akıp gidişi vatanıma mahsus olan kalbimdeki hissiyatı fevkalade bir derecede galeyana götürmüş idi ki hemen mâşiyen kendimi meydan-ı muarekeye atmayı ve o vatan karındaşlarıyla birlikte bize can vermeyi kurmuş idim. Hayfâ… hayfâ ki ben silah tutmak şerefinden mahrum bir âcize bulunmuşum. Binâberîn hâsıl olan teessürden kendimi kaybedercesine bir ye’s ü keder içinde kaldım. İşte bir taraftan şu meyusiyet diğer taraftan vatanıma olan hubb u gayret, nihayet kendime bedel o şüc’an-ı vatana mûrane bir hediyecik tedarik etmek arzusuyla şu varakpareyi tesvide cesaret verdi. Artık benim gibi hüner ü maariften bî-behre âcize bir kadının karaladığı kâğıt serapa bin türlü hata ile âlûde olacağı belli bir şey ise de umarım ki erbab-ı kalem, sırf hissiyat-ı vatan icbarıyla olmuş bir cüreti öyle bir edîb-i kâmil eseri gibi hadde-i tetkike çekmeyip kusurlarımı acizliğime bağışlayarak (…) şu eserciğimi beyt makamında tutarak ve hâsıl olacak akçenin tamamen ve kâmilen asâkir-i şâhâne muavenetine takdim olacağını bilerek gayretli vatandaşlarımın hamiyet-i meşevvikânelerine arz ederim.” (Mehmet Zihni Efendi 1295/1880: 3-4).
Kaynakça
Argunşah, Hülya (2022). "Kadınların Sanatçı Olarak Edebiyat Tarihindeki Yersizliklerine Zafer Hanım ve Aşk-ı Vatan Üzerinden Bakmak”. Prof. Dr. Nâzım H. Polat’a Armağan. (hzl. T. Haykır, D. Apaydın, M. Akbaş. İstanbul: Türk Edebiyatı Vakfı, s. 424-444.
Mehmet Zihni Efendi (1295/1880). “Zafer Hanım”. Meşahirünnisa. C. 2. İstanbul: Matbaai Âmire. 428-429.
Toska, Zehra (hzl.) (1994). “Zafer Hanım ve Aşk-ı Vatan”. Aşk-ı Vatan-Zafer Hanım, İstanbul: Oğlak Yay., s. 7-20.
Zafer Hanım (1294/1877). Aşk-ı Vatan. İstanbul: Kavafyan Tabhanesi.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
2 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
3 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
4 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
5 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
6 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
7 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
8 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
9 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
10 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |